Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
126 syf.
9/10 puan verdi
Ümmetçilik mi, Türkçülük mü?
Pantürkizm, Balkanlardan Asya steplerine kadar uzanan geniş coğrafyada yaşayan Türklerin birliğini yani "Büyük Türk Birliği" ilkesini savunan, temsilcisi olmaktan onur duyduğum izmdir. Pantürkizm, İslam sosu başta olmak üzere bütün izmlerden arındırılmış saf Türklüğü tanımlar. Gurur duyduğumuz Teşkilatı Mahsusa'nın da kuruluş
Üç Tarzı Siyaset
Üç Tarzı SiyasetYusuf Akçura · Ötüken Neşriyat · 20182,277 okunma
Bir toplum, iç ilişkilerini İslamın, dış ilişkilerini de Panislamizm'in belirlediği ölçüde İslamidir. Onın ideolojisi İslam, siyaseti ise İslam birliğidir
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu geçen asırda kendi kudreti, kendi müesseselerinin müsaadesi nispetinde dünyanın bazı bölgelerinde, İslâm âleminde her yere müdahale etmiş, Panislâmizm propagandası yapmış, kültürel hayatı yönlendirmeye çalışmış bir devlettir. İşte o nedenledir ki hilâfeti ilga ettiğimiz zaman, Hindistan Müslümanları biraz buruldular, itiraz ettiler. Çünkü oradaki İngiliz idaresine karşı bir şey yapmak istemediklerinde, liderleri “Halifemiz istemez” yahut “Halifemiz ister” diye bir itiraz veya müracaatta bulunuyordu. Tabii Hindistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, orada da kimse buradaki halifeyle ilgilenmezdi.
"Büyük hayaller peşinde koşan, yapamadığımız şeyleri yapar gibi görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Efendiler, büyük ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın düşmanlığını ve kinini bu memleketin ve bu milletin üzerine çektik. Biz Panislamizm yapmadık. Belki 'Yapıyoruz, yapacağız' dedik. Düşmanlar da 'Yaptırmamak için bir an önce öldürelim!' dediler. Panturanizm yapmadık! Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız kavramlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın sayısını ve üzerimize olan baskıları artırmaktansa doğal sınıra, kanuní sınıra dönelim. Haddimizi bilelim. Biz hayat ve özgürlük isteyen milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı harcarız…"
Sayfa 357 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Abdülaziz’in son devirlerinde “Panislâmizm” sözü diplomatik konuşmalarda işitilir oldu.
"Memleketin kaybedilmek üzere olan küçük parçasını feda etmeyeceğim diye en büyük parçasını hesapsızlık ve bilgisizlik yüzünden feda eden idarecilerimizin bir de mevki ve şöhret peşindeki hırsları yüzünden ne hale geldiğimiz aşikârdır. Bu mevzuda fazla izahata lüzum görmüyorum. Bundan sonra da fena günler göreceğimizden şüphe edilmemelidir.
Sayfa 13 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Son zamanlarda Rusya arşivlerini görme imkânımız oldu. İstanbul’daki sefirin (Zinovev) başlıca korkusu, Panislâmizm ve ondan sonra Jön Türk İttihatçı hareketleri...
"Bir toplum, iç ilişkilerini İslam'ın, dış ilişkilerini de Panislamizm'in belirlediği ölçüde İslamidir. Onun ideolojisi İslam, siyaseti ise İslam birliğidir."
Sayfa 49 - İslami NizamKitabı okudu
Günümüz Müslüman aleminde İslami ve gayri İslami tenayüller arasındaki hudut çizgisini belirleyen noktalardan birincisi İslam, ikincisi de İslam birliğidir (Panislamizm). Bir toplum, iç ilişkilerini İslam'ın dış ilişkilerini de panislamizmin belirlediği ölçüde İslamidir. Onun ideolojisi İslam, siyaseti ise İslam birliğidir.
İttihad-ı İslâm (İslâm birliği, panislâmizm), ittihad-ı Osmaniye göre daha dar fakat daha mütecanis (homojen) bir fert, vatandaşlık, millet ve birlik çerçevesi arayışıdır. Tanzimat ve eşitlik politikalarının başarısızlığı ve gayrımüslim ayrılıkçılığın azalacağına kuvvetlenmesi Osmanlı Devleti'ni ve aydınlarını buraya, İslâm birliği fikrine ve siyasetine getirmiştir. Bu fikrin merkezinde, kaynaklara dönüş üzerinden inşa edilen yeni (dar ve sade) yorumuyla Yeni Selefî İslâm yorumu vardır. Türk, gayrıtürk bütün Müslüman Osmanlı tebeası (geniş yorumda Osmanlı toprakları dışındaki Müslümanlar dahil) mezhep, meşrep, coğrafya, nesep farklılıkları hesaba katılmaksızın, yeni İslâm/Müslümanlık yorumunun da yardımıyla bir, eşit ve kardeştir, bir, eşit ve kardeş haline getirilmelidir. Kolaylıkla tahmin edilebileceği üzere mezhep, meşrep farklılıklarını yani tarihi, İslâm tarihi içinde oluşmuş ilmî, siyasî, fikrî kabulleri, teamülleri ve anlayışları, sosyal statüleri esas almayarak, onları törpüleyerek birlik arayan bir İslâm anlayışı elbette yeni bir din yorumu olacaktır. İslâmcılık fikriyatı ve hareketi dediğimiz tam da budur, zaman zaman ittihad-ı İslâmla aynı şey kabul edilmesinin ana sebebi de bu olmalıdır.
Sayfa 660Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı Devleti ve hilafet-saltanat merkezi olarak İstanbul, İslâm Dünyası fikrinin kurucu, besleyici ve sürdürücü ana merkezi olmakla beraber Cumhuriyet ideolojisi ve idaresi 1923 ve hususen 1924'ten sonra bu dünya ile arasına hem fikren hem de fiilen büyük mesafeler koyacak/koymaya icbar edilecek, hatta Lozan sonrasında büyük ölçüde
Sayfa 645Kitabı okudu
Yeni zamanlarda İslâm Dünyası (âlem-i İslâm, memâlik-i İslâmiye) fikrinin kuvvetli bir dinî-siyasî unsur, bir bilgi-tanıma ve yardımlaşma-dayanışma-savunma, hatta bir hafıza canlandırma, yeniden dost-düşman hatlarını belirleme fikri ve programı olarak ortaya çıkışıyla ittihad-ı İslâm (panislâmizm, İslâm birliği) düşüncesi ve politikalarının teşekkülü ve tezahürleri arasında doğrudan ve kuvvetli bir ilişki var. İşin arkaplanına intikal edildiğinde bazı arayışlar, müzakereler, verilmiş kararlar ve bazı uygulamalar var; orada Avrupa devletlerinin sömürgecilik ve işgal faaliyetlerinin ortaya çıkardığı mağduriyetler, zaruri ihtiyaçlar ve yardım talepleriyle, Osmanlı Devleti'nin ve hilafetinin farklı enstrümanlar kullanmaya başlamasıyla, yeni bir "İslâm ümmeti/milleti" fikriyle, yeni bir Müslüman birey/ vatandaş inşasıyla, nihayet hepsiyle irtibatlı olarak birleştirici, sıkılaştırılmış yeni bir İslâm yorumu ve aktif, ahlâklı bir Müslümanlık arayışıyla karşılaşılacaktır. Bütün bu düşüncelerin kuvveden fiile çıkmasını işleten mekanizmalar arasında ise medrese ve tekkeler, hac ibadeti gibi geleneksel unsurların yanında yeni ulaşım ve iletişim imkânlarının (posta teşkilatı, demiryolları vb.) artması, modern eğitimin ve matbuatın yaygınlaşması gibi herkesin farklı şekilde kullandığı yeni "şebekeler”i, imkânları görülecektir.
Sayfa 645Kitabı okudu
XX əsrin ilk illərində "müsəlman" anlayışı etnik kimlik kimi
Lakin bütövlükdə, XX yüzilliyin ilk illərində azərbaycanlıların tam əksəriyyəti özlərini türk deyil, müsəlman hesab edirdilər. Analoji vəziyyət Rusiya imperiyasının digər müsəlman xalqlarında da müşahidə edilirdi. Bu dönəmdəki durumu nəzərdə tutaraq M.Ə. Rəsulzadə yazırdı: "Bizdə milliyyətpərvərlik hissiyyatı öz azadlıq və istiqlalımızı, hətta bütün türklərin xilasını hədəf qılmaq surətilə deyil, müstəqil və yarımmüstəqil bir halda yaşayan digər islam və türk dövlətlərinə qarşı səmimi hissiyyat və əlaqə göstərməklə təzahür etmiş, siyasi təmayüllərimiz çox zaman bu hüdudu keçməmişdir. Hətta "milliyyət məfhumu belə bizdə son zamanlara qədər bütün aydınlığı ila ortaya çıxmamışdı. O zamankı milliyyətpərvərliyin ən adlı sanlı mürşidləri, başda Ağaoğlu Əhməd bəy olmaqla, islamçılıqla türkçülüyü çox da ayırmır, türklük namına deyil, müsəlmanlıq namına mücadilə edirdilər. Milli hərəkatımızın adı "panislamizm" idi. Bu yalnız rusların xətası deyildi. Özümüz də islamiyyəti milliyyət məfhumu yerində işlədirdik".
Jeko Print nəşriyyatıKitabı okuyor
413 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.