"Bana doğru gelen hiçbir şey yoktur ki yanlış gibi de gelmesin."
Montaigne
Çoğumuza doğru gelip de yanlış gibi de gelen şeyler olmuyor değil... Tıpkı kitabımızın baskişisi Sami Baran'ın icinde yaşadığı ikilem paradoksu gibi.
Ne yapsak ne etsek ne kadar nefret biriktirsek de içimizdeki merhameti yok edemeyiz bazen... Hele de nefreti acıyı mülteciligi yaşayan memleket hasretiyle yanan memleketsever insanlarsak bu daha da zor olur... Sami Baran işte tam da bu keşmekeşle memleketinden iltica eden bir (hasretkeş).
Bu kitapta; sevgi, nefret, aşk, ait olma, kabullenme, yok sayılma, mültecilik, iltica etme, hasretlik, özlem her duygu samimi olarak işlenmiştir...
Yurtlarından memleketlerinden göç etmek zorunda kalan darbe yönetimlerine boyun eğmeyen dünya insanlarına kucak açan İsveç dünya insanlik şehrinde buluşanların kitabı...
Kitap gerek kitabı yazan yazarın, kendi kitabında baska yazar yaratma tarzıyla yazim bakımından da farklılık gösteren nadide eserlerden...
Farklı yazım tarzı, kurgusu ve konusuyla okuru kendine çekecek olan psikolojik bir roman...
Yazar; Insan ruhunda iz birakan, memleket hasretini mülteciligin zorluklarini çok iyi işlemiştir kitapta...
Son olarak; ne yaparsak yapalim nereye kacarsak kacalim toprağımızı silemeyiz çünkü doğamız toprağımıza bağlı...
Sürgün insan doğasına aykırıydı çünkü...
Mutlu sürgün yoktu ve olamazdı.