Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atatürk ile ilgili Hatıra
"1930'lu yıllar... Atatürk, Cumhurbaşkanı... Özel kalem müdürü olarak, hayatı boyunca Atatürk'ün yanında bulunan Hasna Rıza Soyak, bir görevle gittiği İstanbul'dan Ankara'ya döner dönmez hemen Köşk'e koşar. Çalışanlarına Atatürk'ü sorar. Çalışanlar, biraz kaygılı, "İki gün, iki gecedir sürekli okuyor; birkaç kere banyo yapıp şezlongda dinlendi, o kadar..." derler l. H. Rıza Soyakz Atatürk'ün yatak odasına koşar hemen. Kapıyı çalıp açtığında, Atatürk'ü elinde kitap, yatağın ortasında otururken bulur. Atatürk'ü daha önce de, defalarca yatağında bağdaş kurmuş kitap okurken gören H. Rıza Soyak için yadırgatıcı bir durum değildir bu. Tuhaf olan, Atatürk'ün sağında solunda, atılmış gibi duran, mendil büyüklüğündeki, ince, beyaz kumaş parçalarıdır. H. Rıza Soyak, merak içinde, "Paşam, bunlar nedir?" diye sorar. Atatürk, okuduğu kitaba o kadar dalmıştır ki, H. Rıza Soyak'ı ancak o zaman fark eder. "Bu mu?" der. elindeki kitabı göstererek, "Kitap... Elime bir kitap geçti, bilmem ne kadar zamandır okuyorum." H. Rıza Soyak, "Hayır .. O beyaz kumaş parçaları..." "Onlar mı? Okurken sık sık gözlerim yaşarıyor... Fakat onun da çaresini buldum. Beyaz bir tülbent aldırdım, parça parça kestirdim; yaşardıkça gözlerimi siliyorum." Anlatan Hasan Rıza Soyak Yakınlarından Hatıralar, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, s. 8
Sayfa 47 - Can
Birinci Dünya Savaşı
—Paşam, söyler misiniz, bu harbe niçin girdik? Ve üç dört yıl içinde bunalttığı bir nefesi boşalmış gibi oylayarak ekledi. İşte cevap: —Aylık vermek için! Ve ilave etti: —Hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli, ya öbür tarafla birleşmeli idik. Kırtasiye ve maaş imparatorluğunun tarihi işte böyle biter.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
“Ne demişti hemcinslerimden biri? Dans edemediğim devrim devrim değildir. Cumhuriyetle kadınlar dans etmeyi öğrendiler. Utanmadan korkmadan… Ayaklarını özgür yarınların temposuna uydurarak. Sağ olun Paşam…
Tek partili demokrasi veyahud muhalefetsiz Cumhuriyet..!
Bizim Cumhuriyet idaremiz, muhalefeti olmayan hatta muhalefeti yasaklayan bir anlayışla doğdu. Muhalefetsiz bir Cumhuriyet rejimi olur mu? Bu soruya, hiç kimse "olur" diye cevap veremez. Bizde, bu noksanlığı görenler Kazım Karabekir Paşa'nın başkanlığında ilk muhalefet partisini kurdular: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası. Bu muhalefet fırkası sadece beş buçuk ay yaşayabildi. 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan Terakiperver Cumhuriyet Fırkası 3 Mayıs 1924'te kapatıldı. 1924-1930 yılları arasında yine bir muhalefet partimiz yoktu. Atatürk, tek parti idaresinin bir takım yanlışlarını görünce, bir muhalefet partisi kurulmasını gerekli gördü. Gümüşhane milletvekili Ali Fethi Okyar, yakın arkadaşlarındandı. Serbest Fırkayı Fethi Okyar'a zorla kurdurdu. Fethi Okyar: "Paşam ben size karşı muhalefet partisi kuramam" diye sızlanmasına rağmen verilen emrin dışında kalamadı. Serbest Fırka, 12 Ağustos 1930 tarihinde kuruldu. Atatürk Serbest Fırka'ya rağmen halkın yine kendi partisine oy vereceğini sanıyordu. Belediye Başkanlığı Seçimleri yapıldığında yanıldığını gördü. Halk büyük coşkunluklarla Serbest Fırka adaylarının yanında yer alıyordu. Atatürk Fethi Bey'i Çankaya Köşkü'ne çağırdı ve emretti: "SERBEST FIRKA'YI KAPATACAKSIN! Fethi Bey ağlamaklı bir sesle sordu: - Paşam, bu partiyi zaten siz bana zorla kurdurdunuz. Ben şimdi bu 95 günlük bir partiyi hangi gerekçeyle kapatayım? - Partimiz, irticayı körüklemiş, Cumhuriyetimize karşı tavır almış, dersiniz! Ali Fethi Okyar, ağlaya ağlaya Çankaya Köşkü'nden ayrıldı ve partisinin kapısına 17 Kasım 1930 tarihinde kilit vuruldu.
Sayfa 13 - YAKIN PLANKitabı okudu
Ne zaman kurtuluruz?
Paşam, Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak duruma gelirse o zaman kurtulmuş olur.
Sayfa 124 - Hasan Âli YücelKitabı okudu
Gazi Mustafa Kemal, dine önem verdiği gibi âlimlere de çok saygı duyardı. Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün kendisine gösterdiği saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır: "Gazi'nin huzuruna girdiğimde hep beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, 'Paşam beni mahcup ediyorsunuz' dediğim zaman o, 'Âlimlere saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır' buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete âlet eden cahil din adamlarını sevmezdi."
Reklam
Atatürk, Türk Tarih Tezi'ni ortaya attığında Türkiye'deki akademisyenleri bir araya getirmiş ve bu tezi eleştirmelerini istemiştir. Atatürk'ü bilirsiniz, sırf meclis daha iyi denetlensin ve eleştirilsin diye kendi eliyle muhalefet partisi kurmuş bir adamdır. Lakin çoğu akademisyen Atatürk'e ''Çok güzel paşam, katılıyorum paşam'' diye yalakalık yaparken, Fuat Köprülü ''Paşam bu tez saçmalık'' diye karşı çıkmıştır. Etrafında yalaka adam istemeyen Atatürk de Fuat Köprülü'ye ''Bu millete senin gibi adamlar lazım, sen gel mebus ol'' demiştir.
Cemal Paşa artık Ordu kumandanı değildir. Mütareke yakındır. Artık harbe niçin girdiğimiz tartışılabilir, büyük adamların küçük adamları adam yerine saymak ve onlarla görüşmek sırası gelmiştir. -Paşam söyler misiniz, harbe niçin girdik? -Aylık vermek için, hazine tamtakırdı. Para bulabilmek için ya bir tarafa boyun eğmeli, ya öbür tarafla birleşmeli idik.
Sayfa 117Kitabı okudu
Güzel paşam. Nasılsın? Sihhatin nasıl? Kendine bakıyor musun. Sana bakılıyor mu? Ah! Seni bir defacık görebilsem müsterih olacağım.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.