Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Olaydan hemen sonra, Gazi'ye Fikriye'nin yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı söylenmişti. Haberi duyduğunda, yere düşmemek için kendini zor tutmuştu gazi. "Ne o, ölmüş mü?" "Hayır Paşam, durumu ağırmış." "Başhekime söyleyin, özellikle ilgilensin ve Fikriye'mi yaşatmaya çalışsın." Bu sözleri söylerken Latife, Gazi'ye kızgınlıkla bakmıştı. Paşa hiddetlenerek; "Latife, Latife kendine gel! Git Fikriye'yi ziyaret et, onunla ilgilen." demişti. Latife'yse ; "Hayır, o yılanın ziyaretine asla gitmem" diyerek hışımla kapıyı çarparak odadan çıktı.
Kadınların özgürleşmesinden söz edildiğinde hep Süreyya Ağaoğlu'nun yazdığı bir kitabı hatırlarım. Böyle Bir Hayat Geçti adlı kitapta Süreyya Ağaoğlu çok ilginç bir olaydan söz eder. Kendisi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra , yine hukuk alanında ilk doktara yapanlardan bir başka hanımla birlikte Ankara'da bir bakanlıkta çalışmaktadır. İşlerini
Prof. Dr. Catherine BurillKitabı okudu
Reklam
İZMİRLİ Süvari Teğmeni Yıldırım Kemal, hastalandığı için Konya hastanesine yatırılmıştı.Neşeli ,sevimli herkesin çok sevdiği bir delikanlıydı.Sıkıldığı için üç gün önce hastaneden kaçmış,savaşın başladığını,kolordunun cephe gerisine geçtiğini öğrenince,bir at ele geçirip Ballıkaya'dan Ahır Dağı'na dalıp, keçi yolunu bir başına aşmıştı. Kolordu karargâhını ve Fahrettin Paşa'yı Küçükköy istasyonuna yakın bir yerde buldu.Selam verdi: ''iyileşip geldim.Emrinizdeyim Paşam.'' Son zamanlarda İstanbul'dan Anadolu'ya kaçan askeri lise öğrencileri, kısa bir süvari eğtiminden sonra teğmen olarak kolorduya verilmişlerdi.Yıldırım Kemal de bu çocuk yaştaki teğmenlerden biriydi.Hemen döğüşe katılma isteğiyle yanıyordu.Paşa teğmeni öptü,eski alayına verdi.Alayı bu sırada Küçükköy istasyonunu ele geçirmek için demiryolu muhafızları ile çarpışıyordu. İki saat sonra bu genç İzmirlinin şehit olduğu haberi geldi. Öteki şehit yoldaşlarıyla birlikte istasyonun yanındaki bahçeye gömüldü.Bu küçük istasyona Yıldırım Kemal adı verlldi.
Sayfa 627 - Şu Çılgın TÜRKLER
Gökten ay parçası halinde, o rahmet güneşi, İndi afaka bu akşam, bu mübarek akşam, Ebedi kandili yandıkça, Huda'dan dilerim, Parlasın dursun o iman senin alnında, Paşam!
Demek hiç aç kalmadın sen öyle mi, açıkta kalmadın ha ? Kirinden gömleğinin dirseğinin yamasından eziklik duymadın ha ? bravo be. Aşkolsun şu adama vallahi !
Bir Örnek İnsan Potresi
''O mavi gözlü genç adama dikkat edin, o bugünü yaşayanlardan değil - geleceği kuranlardan biri''
Reklam
Enver Paşa ilk sözü Talat Muşkara'ya verdi. Komitacı Talat Bey uzun, ayrıntılı ve hırslı bir açıklama yaptı. Konuşması şöyle özetlenebilirdi: -Şu anda yalnız İstanbul'da 29 gizli şubemiz, birçok ilde silahlı teşkilatımız var. Her şey hazır. Artık beklemeye de gerek yok, merhamete de. Gerektiğinde kan dökmekten çekinmeyelim. Hemen harekete geçelim. Dr. Nazım destek verdi: -Aynı fikirdeyim. Neden bekleyelim ki? M.Kemal'den mi korkuyoruz? Enver Paşa, Hafız Mehmet Bey'e döndü: -Siz ne düşünüyorsunuz Hafız Bey? Hafız Mehmet Bey Anadolu'nun havasını biliyodu: -Paşam, ben farklı düşünüyorum. Hemen hareket geçmemiz doğru olmaz. Bu açıklama Talat Bey'i hayal kırıklığına uğrattı: -Hayrola Hafız Bey? Ankara seni de mi Kemalist yaptı? Hafız Mehmet Bey kızdı: -Ne münasebet? Ama düşman Ankara yolunda. Bence savaşın sonunu beklemeliyiz... Dr. Nazım, Hafız Bey'in sözünü kesti: -Beklemek doğru olmaz. Ya savaşı M.Kemal kazanırsa? Tartışmaya karışmak istemeyen Halil Paşa yüreğini dizginleyemedi, ayağa kalktı: -Ne olur kazanırsa? Onun kazanması Türkiye'nin kazanması demek değil mi? -Ama o zaman iktidara geçemeyiz. Halil Paşa, İttihat ve Terakki iktidarının en önemli yöneticilerinden biri olan bu heyecan adamına hayretle baktı. İktidarı her şeyden çok seviyordu. Bu tür siyasetçiler iktidarda olmanın verdiği güce ve saygınlığa taparlardı. -Doktor, iktidar hırsı senin vicdanını karartmış.
Sayfa 357Kitabı okudu
‘’Başka bir mesajı yoksa kimsenin sırtına binmeye kalkışmasın! Bu millet eşek değildir. Bunu böylece söyle! Biz ona farklı muamele yapıp, arkadaş diye gözetiyoruz. Bunlara bakıp kendisini şişirmesin; Büyük Millet Meclisi’nde kendisi gibi dört yüz mebus var. O da bunların içinde sadece İsmet İnönü’dür. Bunu böyle bilsin! Salih Bozok, ‘’Emredersiniz Paşam’’ diye Atatürk’ün yanından ayrılırken belki de en zor görevini almanın sorumluluğunun tedirginliği içerisindeydi.’’
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.