Herkese merhaba, bugün sizlere hafızamdan uzun süre silinmeyecek bir kitabın yorumu ile geldim.
Christine ve Isaac birbirini delicesine seven iki genç aşıktır. Isaac yahudi asıllı bir ailenin oğludur, ailesi varlıklı kişilerdir. Christine ise Alman bir ailenin kızıdır ve durumları o kadar da iyi değildir. Christine çalışmak, ailesini geçindirmek için okulu bırakmıştır. Isaac ile tanışması da annesi Rosa ile Isaac’ların evine çalışmaya giderken olmuştur.
Christine hep bu maddi yönden farklarının aşkları için büyük bir engel taşıyacağını düşünür bilmez ki önünde daha zor engeller var...
2. Dünya savaşı patlak verince hayatları da değişir. Isaac ailesi ile birlikte toplama kampına götürülür. Christine’nin babası hiç onay vermemesine rağmen Nazi ordusunda asker olarak Rusya’ya savaşa gider. Christine ve evde kalan kişiler her an oluşacak patlamadan korunmak için sığınaklara kaçarlar. Açlık, sefaletle yaşamak zorundadırlar.
Arkadya yayınlarından okuduğum en güzel kitaptı diyebilirim. Yaşanan olaylar birebir gerçek değil ama çoğu olayın yaşanmış olma ihtimali o kadar fazla ki... Zaten yazar annesinin hayatından parçaları da eklemiş kitaba.
Açıkçası ilerleyen sahneleri tahmin edemedim açtığım her sayfa beni şaşırtarak ilerledi. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ama devamı gelecektir.
Yazardan okuduğunuz ve çok beğendiğiniz kitapları benimle paylaşırsanız sevinirim.