Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
408 syf.
10/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
O meşhur dizi #merlin 'i bilmeyen yoktur. Hadi canım #kralarthur 'u da duymadık demeyin! Ama bu Merlin başka Merlin. Büyük ihtimalle çoğu kişi aynı yanılgıya düşüp sonra da hüsrana uğramıştır. Benzer noktalar orjinal Merlin hikayesinden küçücük parçaların oluşu, o kadar. Bu kitabın aslında çoğu okuru hüsrana uğratma sebebi ise Kelt Mitolojisi bilmemezlikten kaynaklı diye düşünüyorum. Kaldı ki bende az çok bilmeseydim, kurguda bahsedilen çoğu şeyin ne olduğunu anlamazdım. Okurların suçu yok. Peki, o zaman suç kimde? Yazarda elbet. Bir kere çoğu okur dünya üzerindeki en bilindik mitolojiyi yani Roma-Yunan mitolojisini az çok biliyor. Bence buna dayanarak kitabı düzenlemeliydi, alt metinler ne bileyim açıklayıcı ufak notlar eklemeliydi kurguya. Eh karakterde küçük olduğundan çocuk masalı gibi görülmüş olması da muhtemel. Ama sonra büyüyor tabi. Kitabın ilk 150 sayfası cidden çok sıkıcıydı. Sonra aktı, merak ettirdi. Ve yine merak edici sonla bitti. Neyseki
Meltem KADIOĞLU
Meltem KADIOĞLU
ikinci kitabı da almış okuyucim. Ama dediğim gibi bu koşullar yüzünden serinin diğer kitapları çevrilmezse hiç şaşırmam. Keza ben de naçizane bilgim sayesinde okuyabildim.
Merlin 1 - Kayıp Yıllar
Merlin 1 - Kayıp YıllarT. A. Barron · Parodi Yayınları · 20161,035 okunma
Hata Bende... Metin Arolat
Zordur benimle yürümek. Bunu, benimle yola çıkanlar bilir; hepsi yarı yolda geri döndüler! Suç kimde peki? Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor… Yapacak bir şey yok. Hatam var mı benim? Tabii ki var: Zor yola, kolay kişilerle çıkmak, en büyük hatam!
Charles Bukowski
Charles Bukowski
open.spotify.com/track/736KvIxH2...
Reklam
İşte Verunca'nın yeni arkadaşları, Yerin dibini boylarken tanışacağız, İpin ucunu kaçırır, azarsan böyle, Boyun eğeceksin başına gelenlere. Ama dostlar, düşünüyorsunuz belki de Ona yaptıklarımız doğru mu diye, Bütün suç Verunce Salt'ta mı acaba, Başka suçlu yok mu ondan başka? Evet, onda şımarığını görmedi kimse, Ama kim bu kadar şımarır durduk yerde? Öyleyse kim şımarttı bu kızı böyle, Kim peki dedi her saçma istediğine? Kim yüz verdi bu kafasız kıza, Kusur kimde, suçlu kim acaba? Sakın öyle uzaklara bakmayın, Suçluları kızın yanında arayın! Suç, belki çok acı gelecek ama, Onu çok seven anasıyla babasında! O yüzden düğün bayram ettik işte, Sonunda ikisi de çöplüğü boyladı diye.
Hayata daha gelmeden hatta anne karnında başlayan o serüven bile henüz yokken var olan neydi daha doğrusu yok olmak neydi ? Umudumuzun yerini doldurem sığmayan taşan acımız mi ofkemiz mi yoksa umudun kendisimi bence hiçbiri değil .asıl yokluk insanın aynı döngüde sürekli çizginin dışına çıkmadan kalmasıdır hani şair diyor ya hayat sen sol cama bakarken sağ camdan gecenlerdir diye o misal Peki neden israrlar kafamızı cevirmedik neden hayatın aktığı yere donmedik te mıhlanmış gibi aynı yerde kalıp durduk? Suç kimde peki hayatta mı hayır suç hayatta değil suçu sürekli hayata atanlarda ,vicdanından çok çabuk aklanma kararı alanlarda, yaşarken ölenlerde ölürken yaşayanlarda ve hatta kalplerde ölenlerde bence .peki o biçilmiş kaftani dolduramadin diye mi bu öfke o kaftanı neden doldurasin ki kim söyledi sana bunu ? Yolun başında da sonunda da teksin insanlar figurandir sana kalan ise o kaftanı senin kendine nasıl diktiğin var olana nasıl sığdığın değil. Yaşamakta ölmekte senin elinde henüz vakit varken tomurcukları topla yoksa yer degiştirmelerin hastane ile mezarlık olduğu bu hayatta her şey arkandan kılınan cenaze namazına ve nasıl bilirdiniz sorusuna sığdırılacak önemli olan ise arkanda kalan bir tebessüm ve bir teveccüh . -Kıyam. 29 Kasım 2022
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Küçük Prens kralın gücüne hayran olmuştu. Kendinde de böyle bir güç olsaydı neler istemezdi. Önce aynı günde ve iskemlesini hiç kımıldatmadan sadece kırk dört değil, belki yetmiş iki, hatta yüz, hatta hatta iki yüz kez günbatımı görmeyi buyururdu. Bırakıp geldiği küçük gezegenin anısı hüzün vermişti ona. “Bir günbatımı görmek isterdim... Acaba? Lütfeder misiniz? Güneşe batması için buyurur muydunuz?” “Bir generale kelebek gibi çiçekten çiçeğe uçmasını ya da bir trajedi yazmasını ya da martı olmasını buyursaydım, o general de aldığı buyruğu yerine getirmeseydi suç kimde olurdu? Onda mı, bende mi?” “Majestelerinde olurdu,” dedi Küçük Prens korkusuzca. “Tamam. Herkesten verebileceği kadarını istemeliyiz. Otorite her şeyden önce sağduyuya dayanmalıdır. Sen kalkıp halkına, kendilerini denize atmalarını buyurursan ihtilal çıkar. Benim verdiğim buyruklar akla yatkın oldukları için yerine getirilmelerini istemek hakkımdır.” Bir sorduğunu bir daha unutmayan Küçük Prens: “Peki, günbatımı ne olacak?” diye tekrarladı. “İstediğin günbatımına kavuşacaksın. Bu konuyla ilgileneceğim. Ama yönetme biliminin yasaları gereğince koşulların uygun düşeceği bir zamanı kollayacağım.”
Sayfa 61 - Can Çocuk
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.