Her insan gibi, ben de kendimin düşmanıyım. Ancak başkalarından beni ayıran nokta, aynı zamanda kendi kendimin kurtarıcısı olduğumu bilmemdir. Özgürlüğün sorumluluk demek olduğunu biliyorum. isteğin nasıl kolayca eyleme dönüştürüleceğini de. Gözlerimi kapadığım zaman bile dikkatli olmalıyım neyin düşünü görüyorum, nasıl görüyorum? Çünkü düşle gerçek arasında yalnızca çok ince bir perde var.
Ne kadar su çıkarabilir bir baba lekesini kendi kızından... Tanıklık yapar mı şimdi o yatak Ne bileyim perde işte, halı, yastık, karyola Sır verir mi evlerin karanlık köşeleri Konuşur mu duvarlar, ahır içleri Bir tanık istiyorsan iyi bak gözlerime. . . "Sus" diyordu "sus" Üstümde ağır gövde, çırpınan iki bacak Öyle cılız, öyle güçsüz, öyle zavallı Tükenmiş nefes nefes, "sus"_diyordu "sus" "Yol olanın yolcuları çok olur." Ne bayramlar sevincimin sabahı Ne bir hayal yarınlara hevesli Ne ilk aşk hatırası kalbimin bir yerinde Ne çocuk oldum, ne genç kız Hiçbir şeydim hiçbir şeyin içinde Bir babanın altında bir cesettim bay hakim Bir tanık istiyorsan iyi bak gözlerime... Suna Aras
Sayfa 181 - Doğan Yayıncılık 29.baskı Şubat / 2023Kitabı okudu
Reklam
Tanıdık gelmiştir elbet 1yerden :)))
...Anna'nın bazen saldırgan ve sebepsiz hırçınlıklarına, kim bilir hangi kırgınlıktan, hangi beklenmedik ruh halinden kaynaklanan ani laf sokmalarına -Trieste lehçesinde, tacade- tepki göstermeden, edilgence kabul etmeyi de öğrenmişti. Bu çıkışları sevmiyordu. Huysuzluklar, huzursuzluklar anlamsız ruh durumlarıydı, görgü icabı bastırılması gereken ruhsal asit reflüleriydi. Bu anlaşılamama hissinin verdiği şiddetli huzursuzluk, sözde veya gerçek haksızlıklara uğrama hazzının Anna'yı ne kadar tatmin ettiği belliydi... Ama üstünde durmuyordu, kendisi ve o hırçınlıklar arasına nüfuz edilemez ve uysal perde çekiyordu...
Sayfa 12 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dalgınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay yakınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım?”
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Eğer seninle karşılaşıp yüz yüze göz göze gelebilirsek gönlümde taşıdığım derdini anlatırım sana, nükte nükte, ince ince o güzel yüzünü görebilmek ümidiyle sabâ rüzgarı misâli dolaşıp durmuşum, ev ev, kapı kapı, sokak sokak, mahalle mahalle ayrılığında kalbimin kanı, şu iki gözümden akıyor, dicle dicle, deniz deniz, çeşme çeşme, dere dere o nazik dudaklarının çevresi...yanaklarında misk-i anber kokan tüyler... gonca mı gonca, gül mü gül, lâle mi lâle kokular hüzün dolu gönlüm, aşkını can kumaşına dokumuş, iplik iplik, sicim sicim, tel tel, aheste aheste Tâhire, kendi gönlünü dolaştı da senden başkasını bulamadı, sayfa sayfa, perde perde, kat kat
“Müzik ve hayat da öyle. İkisini de anlamlı kılan, akorlardan çok sessizliklerdir...”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.