Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aleyna

Aleyna
@pietruccia
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
vsco.co/pietruccia
full stack tıka basa dolu developer
istanbul
103 kütüphaneci puanı (Geçen ay: 89)
1698 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
hakiki çelişki, yani hem düşünce hem eylem açısından bize nirengi noktası olacak çelişki, hiyerarşi içine sokan simgesel gelenekten kaçınılmaz çıkışa ilişkin iki görüşü karşı karşıya getirir: korkunç eşitsizlikler ve hastalık kaynağı başıboş hareketler yaratan Batı kapitalizminin simgesel-olmayan görüşü ile Marx ve çağdaşlarından bu yana eşitlikçi bir simgesellik yaratmayı öneren, genellikle "komünizm" ismini verdiğimiz görüş.
Reklam
“Kendisine, kendisinin Tanrı olacağı bir dünya inşa etmek — Faustçu mucidin rüyası buydu…”
Sayfa 53 - heideggerim de heideggerimKitabı okudu
Hak tasarrufundan sana lâf açmak düşmez. Sana gereken; O’nu sevmek ve O’ndan gayrı kimseden korkmamak. Ve bütün işleri O’nun uğruna görmek… Bunlar kalble olur. Dil gürültüsüne getirip söze boğmakla olmaz.
Sayfa 20

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eğer sen Allah Teala'nın -yani, nasip olarak isimlendirilen şeylerden O'na kavuşmanın, O'nu müşâhede etmenin ve O'na yakın olmanın- bir nasip olmasını caiz görüyorsan bu nasiplerden beri olmak imkânsızdır. Eğer nasip, insanların bildikleri ve meylettikleri şeylerden ibaret ise o bir nasip değildir. Eğer nasip, kul hakkında meydana gelmesi, gelmemesinden daha iyi olan şeylerden ise bu bir nasiptir.
Sayfa 106
Hem Alman imparatorluğunun bakış açısına göre yazılı tarih denilen bir şey var hem anti-semitik tarih var; hem de mahkeme gözüyle yazılmış bir tarih var (!..) ve Herr von Treitschke kendinden utanç duymuyor.
Sayfa 50
Reklam
Ne eteğimden çek, ne elimi iste, ne de beni lâfa tut. Şu kendimi bildim bileli geçmekte olduğum muhâtaralı köprüde bana muvâzenemi bozduracak işâretler istemiyorum.
Ağaç, sararan yapraklarını kaybederken ağlar mı bilmem. Bu dünyâda, kahkaha gibi göz yaşı da o kadar bol ve nâfile akar ki, sırasında biz, bir yapraktan daha değersiz kıymetler için bile elem duyar feryat ederiz.
Ezel gününde bir aşkın tadı ile uyanan rûhum, bu dünya gecesinde yeni bir uyku devresine girdi. Uyudum. Yirmi sene bu uyku içinde gurbet rüyâsı görerek sayıkladım, söylendim, ağladım.
Bütün dünyâdan gizlenmiş olabilirim; fakat senden de mi saklanacaktım ki, en yakınını koyup beni ıraklarda aradın?
Gödel zımnen Platoncuydu. Cantor'un sürekli dizi hipotezinin karar verilemezliğini göstermişti, ama bu hipotezin hatası söz konusu olduğunda, Gödel’in bu hipotezi biçimsel olarak ispatlamasa da düşünme yoluyla sezgisel olarak kavrayabileceğini iddia ettiği söylenir. Bir temelin olmadığını olumsuz bir şekilde kanıtlama işini biçimsel ispatlama yoluyla "icra etmişti". Bunun tek sebebiyse, daha öte bir temele gerek duymayan matematiksel töze a priori olarak inanmasıydı. Olumlu bir şekilde yazmak yerine olumsuz bir şekilde ima eder Gödel. Öyleyse Wittgenstein'in husumetinin gerçek hedefi, Russell’ın temele duyduğu samimi inançtan çok, Gödel'in "olumsuz teolojisi" biçimsel temellendirmeyi uydurma bir inançla yapı- bozumuna uğratması- değil miydi?
Reklam
Birçok Marksistin artı-değerin değer sistemleri arasındaki farklılıktan değil de, sadece üretim sürecindeki “sömürü”den geldiğini varsayması sorun yaratıyor. Bu Marksistler kapitalistler ile ücretli işçiler arasındaki ilişkiyi feodal lord ile serfler arasındaki ilişkinin (gizli) genişletilmiş hali olarak görüyor ve bunun Marx’ın fikri olduğuna inanıyorlar. Halbuki bu fikrin kaynağı, Ricardo’nun kâr teorisinden kâr elde etmenin artık emeğin sömürülmesine eşit olduğu fikrini çıkaran Ricardocu sosyalistlerdir.
Tarihsel materyalizm kendisine vücut veren kapitalist ekonomiye işık tutamaz. Bence kapitalizm, ekonomik altyapı gibi bir şey değildir. İnsanlığı, onun niyet ve maksatlarını hiç hesaba katmadan düzenleyen, onları birbirinden ayırıp yeniden birleştiren bir güç, dinsel-türeyimsel (religion-generic) bir oluşumdur. Marx'ın tüm hayatı boyunca şifresini çözmeye gayret ettiği şey de budur: "İlk bakışta meta son derece aşikâr, önemsiz bir şey olarak görünür. Ama bu meta çözümlendiğinde, metafizik incelikler ve teolojik esrarlarla dolup taşan çok garip bir şey olduğu ortaya çıkar." Marx burada dar anlamıyla metafiziği ya da teolojiyi sorgulayıp sorunsallaştırmıyordur artık. Bunun yerine, bu çözülmesi zor sorunsalı "son derece aşikâr, önemsiz bir şey" olarak kavrıyordur. Marx'ı böyle kavrarsak, tarihsel materyalizmin (ve hatta Marksizm diye bilinen şeyin) bir muadilinin Marx olmadan da var olabileceği, halbuki Kapital metninin o olmadan var olamayacağı fark edilebilir.
Ve son. Aynı anda hırs ve hayal kırıklığı. Zihnimin gözünde çizimimin ve gerçek adamın çakıştığını gördüğüm anda, yani bir an için modelim poz veren bir model değil, yarı yaratılmış dünyamın bir sakini, deneyimimin benzersiz bir ifadesi olduğu anda, küçük çizimimin ne kadar yetersiz, bölük pörçük ve sakil olduğunu anlayıverdim. Sayfayı çevirip yeni bir çizime başladım; bir öncekinin bıraktığı yerden. Ayakta duran bir adam, ağırlığını bir bacağına vermiş...
Gerçeklik ilkesinin ihlali gerçek saldırıdan daha ciddi bir saldırıdır.
2.835 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.