Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
boşalıyor göğün zembereği, koşun kurulmuş karanlıklar yürüyor yıldızları kiralık bir gece bizimkisi kim baksa gözleri kararıyor tatsız balık, yapma bebek, plastik çiçek sevgiler kanserli tavuk sarı leblebi gibi sıcacık mermi kim vurulsa ertesi gün mosmor boşluk
Bir kız çocuğunun Arap toplumunda aldığı eğitim; zararlı, yasak, ayıp veya dinen caiz olmadığı varsayılan şeylere ilişkin bitmek tükenmek bilmeyen bir uyarılar silsilesidir. Dolayısıyla çocuk kendi arzularını bastırmak, kendi benliğiyle ilişkili sahici ve özgün isteklerini, dileklerini içinden söküp atmak ve bunun sonucunda oluşan boşluğu başkalarının arzularıyla doldurmak üzere eğitilir. Bu nedenle kız çocuklarının eğitimi ağır ağır ilerleyen bir imha sürecine dönüşmekte ancak dış kabuğu, yani bedeni kurulmuş bir plastik bebek gibi hareket eden cansız bir kas, kemik ve kan yığını sağlam bırakılarak kişiliği ve zihni tedricen boğulmaktadır. Kişiliğini, bağımsız düşünme ve kendi aklını kullanma yetisini kaybetmiş bir kız başkaları ona ne söylerse yapacak ve ellerinde bir oyuncak, başkalarının kararlarının kurbanı haline gelecektir.
Sayfa 66 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çocukluk
Yoksul çocuklar, kendilerine uyan yoksul, ilkel oyuncaklar bulmuşlar. İple çekilen paslı bir teneke kapağı, bir kemik, kolu bacağı kopuk plastik bir bebek eskisi, toz toprak ve gözyaşı
Sohrab Sepehri
Bir çağın bir şiir tarafından fethi Bir bahçenin bir sığırcık tarafından baskına uğraması Sessizliğin tutsağı olan bir sokağın bir selamlaşma ile özgürleşmesi Bir şehrin üç dört tahta atlı Ve bir bayramın iki oyuncak bebek ve bir plastik top ile fethi....
Veli'nin, ayakları yalın, yoksul kızıdır bu. Niye ağlıyor bu çocuk? Babasının ağıtına erken bir katılma mıdır yoksa? Yoksul çocuklar, kendilerine uyan yoksul, ilkel oyuncaklar bulmuşlar. İple çekilen paslı bir teneke kapağı, bir kemik, kolu bacağı kopuk plastik bir bebek eskisi, toz toprak ve gözyaşı. Veli'nin dört yaşındaki kızı ağlıyor, az sonra öksüz kalacak o çocuk. Çünkü "muhbir" babası... Muhabirler ölmeli, çocuklar yaşamalı, değil mi?
OYUN-CAK İNSANI Çocuk oyuncakları, her dönemin çocuklarına 'değer aktaracı' görevi görmüştür. Bez bebek yapıp onu kucağına alan çocuk, farkına varmadan içinde yaşadığı toplumun annelik değerlerini elde etmiş olurdu. Erkek çocuklar tahtadan at yapar hem el becerisini hem de bir şeyleri idare etmeyi öğrenirdi. Gökyüzüne bırakılan uçurtmalar yeni ufuklar açtırırdı genç dimağlarda. Masmavi gökyüzü, dokunurdu çocuklara. Yaşayarak, oynayarak, büyürlerdi çocuklar. Sonra plastik oyuncaklar geldi. Çocukların kendi yapamayacakları , ancak satın alabilecekleri oyuncaklar dönemi başladı. Hayal gücünün ürünü oyuncakların yeri ,para gücünün satın alabilecekleri ile yer değiştirdi. Paralı oyuncaklara sahip olan çocuklar onlar gibi yaşamaya, onlar gibi olmaya çalıştılar. Farkına varmadan oldu bitti her şey. Masum görülenlerin , aslında zihinlere farklı düşünce sistemlerini aşıladığı, çocukları aynı ve dar kalıplara sokmaya çalıştığı anlaşıldı. Sosyal roller, değerler davranışlar bozuldu. Bozulan bireyler , bozuk toplumları ortaya çıkardı.
Genç Hayat ekiKitabı okudu
Reklam
Geçmişin hiç geçmediği bir zaman dilimindeydim yine. "Ben bunları niye yaşadım,kimin yüzünden yaşadım bilmiyorum aslında.Hep bir suçlu aradım yıllar boyunca. Bu en kolay olandı,suçlu aramak...Hayatımın yarısını geçirdim böyle. 'Tamam buldum,suçlu o.'dediğim her an rahatlamak şöyle dursun,daha çok huzursuz oluyordum çünkü onu dinleyince hak verip,tekrar başa dönüyordum.Vazgeçiyordum. Çok düşündüm bunu.Düşünürken büyüdüm ve büyüdüğümü görmedim.Olgunlaştım sadece.Çünkü 'suçlu'diye birisi hiç yoktu.Herkes insandı, her şey için sebepleri hazırdı.Sonuç da değişmiyordu. "
Sayfa 132 - Sisyphos YayınlarıKitabı okudu
O an... Yaşanılası en kötü andı.Bir damla gözyaşı süzüldü yanağından aşağıya...O duru,sıcak ve bir hayatın özeti sayılan son damlaya parmağımla dokundum. İçinde neler vardı,bir tek o ve ben biliyorduk.Parmağımı kendi gözyaşıma değdirirken,"Peki,Cahide'ciğim."dedim tekrar. "Madem böyle karar verdin...Git.Sana gitme desem nasıl olsa dinlemeyecektin beni."
Sayfa 159 - Sisyphos YayınlarıKitabı okudu
Lambanın dibinde yatan kadın son nefesini vermemek için direniyordu. Akan kanın ılıklığı sarmıştı balık etli bedenini. Üşümüyordu. Kafasını vurduğu kaldırım taşı yastık görevini iyi yapıyor gibiydi. “Ölmek mi bu?” diye düşündü. Kim bilir?”
Sisyphos YayınlarıKitabı okudu
"O günü ayrı taşırım içimde...Hatta hiç unutmam açık olan radyomuzda bir de türkü çalıyordu 'İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım'diye.O gün bugündür, nerede duysam elimin üzerine bakıp,annemin o duru göz yaşlarını silerim istemsizce."
Sayfa 115 - Sisyhpos YayınlarıKitabı okudu
119 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.