Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
144 syf.
·
Puan vermedi
·
10 saatte okudu
Bir Bebek Evi “Nora” ~ Henrik Ibsen Ama yaşamımız asla bir evcilik oyunundan öteye gitmedi. Senin oyuncak karın oldum, tıpkı babamın oyuncak kızı olduğum gibi. Çocuklarımda sırası geldiğinde benim oyuncaklarım oldular. Herkese merhaba, Ibsen yine beni yanıltmadı ve muhteşem bir eser okudum. Yazıldığı günden beri kadın özgürleşme hareketinin sembolü olmuş bu eser, 19. yüzyıl Avrupa’sında bir devrim yaşanırken yazılıp, o dönemde erkek egemen bir dünyada kendini gerçekleştirme fırsatı verilmeyen evli bir kadının karakter değişimini (Nora’yı) konu alıyor Yazar bizi Nora Helmer’in hayatına götürüyor. Nora’nın evliliği büyük bir sınavdan geçtikten sonra inandığı her şeyin temelini sorgulamaya başlayıp kendi evinde cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ediyor. Nora kendini oyuncak plastik bir bebek olarak fark ettikten sonra hem anne hem de eş olma görevini bir kenara bırakıp evini terk eden bir karakter Modern bir trajedi diyebileceğim bu terk ediş, duygusal, sosyal ve politik boyun eğişin ağırlığı altından sıyrılıp tamamen bağımsız olmayı ve dünyayı kendi başına keşfetmek isteyen bir kadının benliğini aradığı keşif yolculuğu. Yazar din, ahlak ve toplum üçgeninde kadın figürünün aile içindeki ve erkeğin karşısındaki konumunu feministte eleştirilmiş. Tek kelime ile bayıldığım bu ederi gönülden tavsiye ederi Herkese keyifli okumalar
Bir Bebek Evi (Nora)
Bir Bebek Evi (Nora)Henrik Ibsen · Agora Kitaplığı · 2012765 okunma
Mattel adlı firmayı dava ederek 1 milyon dolar tazminat kazanan aile reisi. Bay Judson, küçük kızı Judy'e, Mattel'in yemek yiyen oyuncak bebeklerinden satınalmıştı. Bebek, ağzına değdirilen plastik cipsleri filan ısırarak koparıyor ve çiğneyip yutuyordu. Küçük Judy, televizyon seyrederken içi geçen babasını uyandırmaya çalışırken bebekle dürtmüş, bebek de adamcağızın burnunu kapmıştı!
Reklam
232 syf.
7/10 puan verdi
Herkese merhaba Bugün kitabım Plastik bebek. Aslı ve Kenan üniversite yıllarında tanışıp evlenmiş 27. evlilik yıldönümlerini kutlayan bir çift. Aslı bu ilişkide kendini kaybetmiş bir eş ve anne. Kenan'in çapkınlıklarına katlanan ne derse yapan bir kadın. Yıllar sonra dönüp baktığında hiç istemezken annesine dönüşmüş. Kendisini küçükken babasının bakkaldan aldığı Plastik bebeğe benzetiyor. Eli kolu bedenine yapışık kıpırdamayan o şeffaf bebeğe... 27 yıldan sonra kendisini bulmaya çalışıyor. İçinde savaşan Kontes ve Kedi ikileminden sıyrılmak istiyor. Ve sonunda kendisini bir başkasının değil de sadece yine kendisinin tamamlayabileceğinin farkına varıyor. İşte tam bu noktada değişim başlıyor. Kitap akıcı ve sürükleyici fakat argo kelimeler barındırması beni biraz rahatsız etti. Onun dışında bir çırpıda okunabilecek bir kitap
Plastik Bebek
Plastik BebekSevil Ergül Sümer · Ceres Yayınları · 202111 okunma
Umutlar şimdi, kafaları koparılmış bir plastik bebek misali iş görmez,akordu gıcırdayan bir gitar gibi değersiz ve kanadı incinmiş ıslak bir kelebek gibi mağrurdu.
Sayfa 153Kitabı okudu
Sivaslı göremiyor çocuklarını... Sararmış bir düzlükte jandarmalar vuruyorlar onu. Çocuklarına götürmek için hazırladığı çıkından, dört paket tütün, iki kalıp beyaz, bir kalıp yeşil sabun, iki parça basma, bir nazar boncuğu, bir teşbih, bir plastik tabanca, bir çocuk çıngırağı, bir bebek ve ucuz bir bilezik çıkıyor...
OYUN-CAK İNSANI Çocuk oyuncakları, her dönemin çocuklarına 'değer aktaracı' görevi görmüştür. Bez bebek yapıp onu kucağına alan çocuk, farkına varmadan içinde yaşadığı toplumun annelik değerlerini elde etmiş olurdu. Erkek çocuklar tahtadan at yapar hem el becerisini hem de bir şeyleri idare etmeyi öğrenirdi. Gökyüzüne bırakılan uçurtmalar yeni ufuklar açtırırdı genç dimağlarda. Masmavi gökyüzü, dokunurdu çocuklara. Yaşayarak, oynayarak, büyürlerdi çocuklar. Sonra plastik oyuncaklar geldi. Çocukların kendi yapamayacakları , ancak satın alabilecekleri oyuncaklar dönemi başladı. Hayal gücünün ürünü oyuncakların yeri ,para gücünün satın alabilecekleri ile yer değiştirdi. Paralı oyuncaklara sahip olan çocuklar onlar gibi yaşamaya, onlar gibi olmaya çalıştılar. Farkına varmadan oldu bitti her şey. Masum görülenlerin , aslında zihinlere farklı düşünce sistemlerini aşıladığı, çocukları aynı ve dar kalıplara sokmaya çalıştığı anlaşıldı. Sosyal roller, değerler davranışlar bozuldu. Bozulan bireyler , bozuk toplumları ortaya çıkardı.
Genç Hayat ekiKitabı okudu
Reklam
İletildi...
Karton toplayan bir kardeşimizin selamı var. Karton ve plastik toplayarak ailesini gecindirmeye çalışan bir kardeşimiz bu gün yolumu kesti.. Dedi; Kirli bebek bezleriyle aynı poşete konulmuş ekmekler görüyoruz. Hatta kirli bezlerin ve Kur'ân, duâ kitaplarının aynı poşete konulup çöpe atıldığına şahit oluyoruz, içimiz titriyor, kahroluyoruz. Ne olursunuz bunun ne kadar ayıp, günah, yanlış olduğunu camilerde vaazlarda, hutbelerde anlatın. Nimete bu şekilde nankörlük Allah'ın gazabını çeker. Bunun sonunun kıtlık, bela, azap olmasından korkalım. Ben söyledim, vebali üzerimden size attım. İster duyurun, ister duyurmayın. Kardeşimiz son derece üzgün bir şekilde  söyledi bunları ve ağlamaklı bir şekilde işine gitti... Ben de sesimin ulaştığı herkese söylüyorum. Bu israfı durduralım. İstafla birlikte ekmeği, diğer nimetleri, kutsal değerleri bu şekilde aşağılamaktan vazgeçelim, engelleyelim.... *Lütfen bunu gruplarınız/sayfalarınız da paylaşın*
Yunus kırmızı, plastik cankurtaran simidine benzer bir şeyi ite ite sandalın yanına kadar getirdi ve o zaman Mustafa büyük bir şaşkınlığa düştü. Minik bir şişme botun içinde küçücük bir bebek vardı. Gözleri kapalı, yüzü morarmış, hareketsiz bir bebek. Bota bağlanmıştı. Mustafa’nın yüreği hızla atmaya başladı, soluğu sıklaştı, Allah beni imtihan ediyor herhalde diye düşündü.
Isaacs, düşlem ile anlamın birbirinden ayrılmayacağı konusunda son derece nettir. Düşlem, anlamı yaratan süreç ve anlamın bilinçdışı zihinsel yaşamda büründüğü biçimidir: "Fiziksel süreçlere kıyasla ruhsal süreçlerin özelliği, anlamlı oluşlarıdır. Fiziksel süreçler vardır, ancak anlamları yoktur... Düşlem sözcüğü bize her zaman, anlamın[bilinçdışı] zihinsel yaşamdaki bu özgün niteliğini hatırlatır." Bilinçdışı düşlemin kişinin kendi deneyimini yorumlanmasını gerektirdiği fikrini öne sürdükten sonra, Isaacs bebeğin kendi deneyimiyle ruhsal olarak nasıl başa çıktığına ilişkin kavramsallaştırmasını etraflıca anlatmaya başlar: "Acıkan, hasret çeken, huzursuz olan bebek ağzında, eklemlerinde ya da iç organlarında gerçek duyumsamalar hisseder. Bunun bebeğin gözündeki anlamı, ona bazı şeyler yapıldığı, veya kendisinin arzu ettiği ya da korktuğu üzere şunu şunu yapmakta olduğudur. Kendisini sanki şöyle şöyle yapıyormuş gibi (mesela aslında erişiminden uzak olan memeye dokunuyormuş, onu emiyor veya ısırıyormuş gibi) hisseder. Ya da zorla ve onun canını yakacak şekilde memeden mahrum bırakıldığını, adeta meme onu ısırıyormuş gibi hissedebilir; ki bu da ilk başta muhtemelen görsel veya diğer plastik imgeler olmadan gerçekleşir."
181 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.