Duygusal açıdan acı verici bir olay yaşayıp kendimizi bunun bizim hatamız olduğuna inandırdığımızda, aslında durumun kontrolümüz altında olduğuna inanıyoruz demektir: Biz değişirsek acı da son bulacaktır. Aşırı seven kadınların kendini suçlama mekanizmasının ardında sıklıkla bu dinamik görülür. Kendimizi suçlayarak, nerede hata yaptığımızı bulabileceğimiz, bunu düzeltebileceğimiz, böylece durumu kontrol edip acıyı durdurabileceğimiz umuduna tutunuruz.
Derin Gaflet: Gömülen ölülerin bile tefekküre sevk edemediği bir vurdumduymazlık... Dünya hayatının fani olduğunu sonuna kadar haykıran bunca afete rağmen, terlik kayışının ayağın derisine yakın olduğu kadar insana yakın duran ölümü görmezden gelme...
"... İnsanoğlu hiç belli olmaz Murtaza Ağam. Bugün böyleyse, yarın şöyle. İnsan her gün yeniden doğabilir isterse Ağam. Ama her sabah anadan yepyeni, başka bir insan olarak doğabilir. İyi de doğabilir, kötü de... Şimdi bu baktığın, gördüğün benim, Aliyim, yarın bir iş yaparım ki senin de, benim de aklımızın köşeciğinden geçmemiş ola. Onun için tevekkül ol, daha çok arama, üstüne varma. İnsanoğlunu anlamak o kadar kolay değil Kuşlar da, böcekler de göründükleri gibi değiller. Bu dünyada her canlının bir huyu vardır, insanın da yüz bin huyu vardır. Bak Ağam, dünyada bir insanı, karımı, kardeşleri, kızımı oğlumu, anamı babamı tanıdım dersen yalandır.”
Bir ağaç ne kadar ulu, ne kadar güçlü, ne kadar sağlam olursa olsun, onu toprağından çıkaracak olursanız kurur. Bizi toprağımızdan çıkardılar, biz kuruyacağız.