Bu düşünce tarzı, 19. yüzyıla ait, çocukların ve her yaşta “saygıdeğer” dişinin temelde cinsel olmadığı fikriyle en sinsi şekilde birleşmiştir. “İyi” bir dişinin evlilik dışında cinsel olmasının düşünülemez olduğu bir toplumsal ortamda, bu kadının ya da kızın tecavüze uğradığı ya da çocukken taciz edildiğine dair herhangi bir kuşkuyu dile getirmek de eşit ölçüde düşünülemezdi. Cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyonun belirtilerini gösteren herhangi bir “iyi” bakire ya da çocuk, suçun büyük olasılıkla doğruca kendi üzerine ve ailesinin toplumsal- ekonomik durumu üzerine yıkıldığını görürdü. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyon vakalarının suçu, kirli iç çamaşırlarına ya da sağlıksız yaşam koşulları gibi şeylere yüklenebiliyorsa, o zaman bu vakalar daha temiz çamaşırlar ya da iyi yaşam koşulları sağlanırsa belki de engellenebilirlerdi. Bu, düzgün, hayırsever, kolayca etkisini gösteren ve orta sınıfın o zamanki popüler, insancıl hedefleriyle uyum içinde olan bir değişimdi. Dahası bu, hem doktorların hem ailelerin rahatlatıcı yalanlarını sürdürebilmelerini sağlıyordu: Çocuklar istismar edilmemiş, bakireler kirletilmemişti; erkeklere gelince, onlar böyle ayıplanacak şeylere zaten tenezzül etmezdi.
Sayfa 122 - Bakire ve doktor