Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ALLAH'TAN BAŞKASINA İBÂDETİN ANLAMI
Allah'tan başkasına ibâdet; insan, cin, melek, şeytan, atalar, liderler, hükümdarlar, bilginler, veliler, sâlih kişiler gibi canlı ve cansız varlıkları ilah ve rab kabul etmek, onlara Allah'a isyan konusunda itaat etmek, boyun eğmek, dua edip yalvarmak, kurban kesmek, kulluk etmek, secde etmek, eğilip saygı göstermek, Allah yerine mâbud
. . . SÖZLERİN BÜYÜKLERİ, BÜYÜKLERİN SÖZLERİ ******* (Allah dostlarının sözleri ve güzel halleri, birer manevî askerdir. Allah onlarla zayıf kalpleri kuvvetlendirir, maneviyatı bozuk olanları düzeltir. Mümin, onlarla destek
Reklam
. . . ŞİİR-MİİR K/aralamalar (Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Fâtiha Sûresi / 5.Ayet 5. (Ey Rabbimiz!) Yalnız sana (ibadet ve itaatle) kulluk eder ve (her hal ve ihtiyacımızda) ancak senden medet umar/yardım dileriz. Bu âyet inananların Allah’a verdiği bir taahhüttür. Bilmemiz gerekir ki Allah’a kulluk, yalnız O’na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm “lâ ilâhe illallah” ile başlar, “iyyâke na‘büdü” ile yürürlüğe girer. Kur’an’da birçok yerde Allah’a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O’nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır.2 Çünkü Bir’e kul olmayan bine kul olur; Allah’a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır. Seyyid Kutub, tefsirinde; “Öyle bir zaman gelir ki insanlar, Allah’ı sözde inkâr etmeyebilir, O’na ibadeti de terketmezler ama o ibadeti ya birine gösteriş olarak yaparlar, ya helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslâm’a aykırı emirlerine istekle itaat ederler ya da İslâm’a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki 3 bu durumda onları rab kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar.4 Böylece ‘müslümanım’ dedikleri halde –Allah korusun– şirke düşerler.” der. “İslâm öncesi Arap müşrikleri de ideolojileri yönünden Allah’ı inkâr etmiyorlar fakat O’nun, hayatlarında hükümleri geçerli olan Rab olmasını kabul etmiyorlardı. İşte Allah’a Rab, Mâlik (Hükümran) ve tek İlâh olarak5 inanmamak şirk olur.”6
Feyzü'l Furkan (Orta Boy - Ciltli - Şamua)
Feyzü'l Furkan (Orta Boy - Ciltli - Şamua)
Râb
Araplarda hanımlar için kullanılan bir tabir var. Rabbetü'l Beyt... Çok hoşuma gider. Evin Rabbi demektir. Yani evin iç düzeniyle ilgili hüküm sahibi, yetkili kişidir evin hanımı. Eğer bu yetkiye evin hanımından başkası müdahale ederse ya düzen bozulur ya da ev yıkılır. Rab kavramını Allah Resûlü şöyle tanımlar: Adî bin Hatim henüz
126 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Kur'an'ın Dört Temel Terimi adıyla oluşturulmuş bu kitapta Mevdûdî'nin belirttiği üzere, Kur'anı okuyan kişi Kur'an'ın bu 4 temel terim üzerine inşa edildiğini fark edecektir. Peki nedir bu dört terim? İlah - Rab - Din - İbadet Mevdûdî'nin bakış açısına göre dinin isnat olduğu temellere vakıf olamayan
Kur'an'a Göre Dört Terim
Kur'an'a Göre Dört TerimEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Beyan Yayıncılık · 20002,072 okunma
Reklam
126 syf.
·
Puan vermedi
İLAH,RAB,DİN ve İBADET;bu dört terim Kur’an terminolojisinde temel bir öneme sahiptir.   Kitabın ana temasını şunlar oluşturmaktadır; Allah Rab ve İlah’tır. Rablik ve İlahlık Allah’dan başkasının şanından değildir. Bu nedenle İbadet’in O’na has kılınması gerekir. Yine bunun için Din’in de O’na has kılınması gerekir.     Kuran indiği ilk dönemde bu dört terimin ne manaya geldiğini biliyorlardı manaları daha sonraki asırlarda gitgide değişmeye başladı bu kelimelerin içi boşaltıldı. Örneğin; İlah terimi hemen hemen putlar ve ilahlarla özleştirildi. Rab;büyüten,besleyen ve yetiştirenle eşanlamlı bir hale getirildi. İbadet’in manası tapmakla özdeşleşti. Din de (aynı şekilde) mezheb,meşreb ve “Religion” kelimelerine karşılık olarak kullanılır oldu.
Kur'an'a Göre Dört Terim
Kur'an'a Göre Dört TerimEbu'l A'lâ el-Mevdudi · Beyan Yayıncılık · 20002,072 okunma
Eğer herhangi bir kimse İlah ve Rab’bin manasının ne olduğunu,İbadet’in ne anlama geldiğini ve Din’in neye isnad edildiğini bilmezse onun için Kur’an’ın tamamı anlaşılmaz bir hal alır. Çünkü o böyle bir durumda ne tevhidi bilebilecek ne şirki anlayabilecek ne ibadeti yalnız Allah’a mahsus kılabilecek ve de dini Allah’a has kılabilecektir.Aynı şekilde yine bu terimler herhangi bir kimsenin zihninde kapalı ve eksik olursa,o kimse için Kur’an’ın tüm öğretileri kapalı olur ve Kur’an-ı Kerim’e iman etmesine rağmen hem akidesi hem de ameli eksik kalır.O, 'lailahe illallah' demeye devam etmekle birlikte putları da ilahlaştırmaya devam eder.Allah’tan başka rab olmadığını devamlı ilan etmesine rağmen,kendisine Allah’tan başka birçok rab edinmekte devam eder.O,tüm iyi niyetiyle birlikte Allah’tan başkasına ibadet etmediğini her fırsatta bildirmekle birlikte diğer birçok mabudlara ibadetle meşgul olur.
Sayfa 13 - Beyan YayıncılıkKitabı okudu
Allah'ın rab olarak birliği konusunda şirke düşmenin göstergelerinden biri de Allah'tan başkasının emir verme, yasak koyma ve şeriat vazetme yetkisinin olduğuna inanmaktır. Allah'tan gayrısının şeriatı değiştirme hakkının olduğunu kabul etmek de O'nun dışında birisini rab ilan etmek anlamına gelmektedir. Bunun delili şudur: Allah Teala, Yahudi ve hristiyanlar hakkında şöyle buyurmaktadır: "Yahudiler hahamlarını, hristiyanlar rahiplerini ve Meryemin oğlu Mesihi Allah'tan başka Rab edindiler. Halbuki onlara bir tek İlâha ibadet etmeleri emr olunmuştu. Ondan başka İlah yoktur. O, onların ortak koştukları şirkten münezzehtir" (Tevbe, 31). Halbuki onlar hahamlarının ve rahiplerinin yaratma kudreti olduğuna, rızık verdiklerine ve işleri idare ettiklerine inanmış değillerdi. Hahamların ve rahiplerin kendilerine malik olduklarını düşünmüyorlardı. Acaba onların yanında kendilerini köle gibi mi hissetmişlerdir. Bilakis hahamlar ve rahipler dünyada zühd hayatı yaşama iddiasıyla hücrelerde inziva hayatı yaşamışlardır.
“ALLAH” İsmi Hakkında:
“ALLAH, (Hak) gerçek Ma’budun (Kendisine ibadet edilmesi gereken varlığın) özel ismidir.” (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini…, 1, 39) “Bu ismin sahibi en ulu ve en yüce Varlık, evrenin var olmasında, sürmesinde, gelişmesinde bir ilk sebep/gerekçe olduğu gibi; yüce ‘ALLAH’ ismi de irfan dilimizde öyle özel ve çok yüce bir başlangıçtır.” (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır , Hak Dini…, 1, 40) “Bilinen dillerde ‘ALLAH’ isminin eş anlamlısını bilmiyoruz. Sözgelimi: ‘tanrı, hüda’ isimleri ALLAH gibi özel isim değildir, ‘ilah, rab, ma’bud’ gibi genel isimdir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini…, 1, 43) “Batıl ma’budlara bile tanrı cins ismi verilir. Müşrikler birçok tanrılara taparlardı. ‘Falanların tanrıları şöyle, filanlarınki şöyledir’ denilirdi. Demek ki ‘tanrı’ cins ismi, ‘ALLAH’ özel isminin eşanlamlısı değildir, geneldir. Öyleyse ‘ALLAH’ ismi yerine ‘tanrı’ ismi konulamaz. Bunun içindir ki Süleyman Efendi (Çelebi) mevlidine ‘ALLAH’ adıyla başlamış, tanrı adı dememiştir.” (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini…, 1, 43) “ALLAH ismi ne türetilmiş ne de başka bir dilden aktarılmıştır.” (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini…, 1, 47)
312 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.