Jack London her kitabında farklı bir dünyayı yazıyor ve bizlerde okuyoruz. Yazar kitabı 1912 yılında yayımlamış olaysa 2012 yılını yani 100 yıl sonrasını anlatıyor. Kitabın türkçeye çevrilmesi ise 2020 nisan ayı: Pandemi.
Kitabın adından belli olan bir salgının baş göstermesi ile insanlar ani bir şekilde ölüyor. Dünya nüfusu ciddi derece (1.5 milyardan 350-400 kişiye kadar) düşüyor. Öyle ki erkekler evlenebilmek için küçük kız bebeklerinin büyüyüp kendilerine eş olacağı günü bekliyor.
Bütün o teknoloji, sağlık, sanat ne varsa hepsi yok oluyor. Evler, arabalar, yatlar, katlar kalmıyor. En kötüsü dil tamamen gidiyor. Kaba saba sözcüklerle, 2-3 kelimeyle anlaşan küçük bir insan topluluğuna dönüşüyor.
İnsanlığın ilk zamanlarına hızlı bir dönüş, yabani bir yaşam.
Yani uygarlık denen bu şey bir an da küçücük bir virüsle dahi yitip gidebilecek bir şey. Yazarında dediği gibi: “Geçici düzenler köpükler gibi uçup gider. Aynen öyle köpükler gibi, geçici. İnsanın bu dünyadaki bütün çalışması köpükten öte bir şey değil.”
Yazarın 100 yıl sonrasını öngörmesi ve bütün bunları yazmış olması şaka gibi geliyor. Sanki pandemi dönemini yaşamış gibi ama hayır kitabı yazarken hiç böyle şeyler yaşanmamış.
Ben çok severek okudum. Bana bir şeyler kattı diyemem o yüzden önerilir mii?? bilemedim.