... sevdiğimizi itiraf edip bunu sözlü olarak ilan etmek, eksikliğimizi itiraf etmektir. Ancak dahası da var. Lacan'a göre ne zaman ağzımızı açıp bir şey söylesek aslında bir şekilde eksik olduğumuzu itiraf ederiz. Bebekken ağzımızı mama, besin, sıcaklık veya ilgi eksikliği çektiğimizi ifade etmek için açtık ve isteklerimizi ifade etmek için konuşmayı öğrendik ki isteklerimiz bize bakım verenlerin değerlendirmelerinin insafına kalmasın. Çünkü bize bakım verenler her zaman ne istediğimizi çözemiyorlardı ve onların gayreti arzularımızın gerisinde kalıyordu. Konuşma kaybettiğimiz bir şey için bir rica veya taleptir; en azından duyulmak ve bir şeyin bazı yönlerden eksik olduğunu fark ettirmek için. Lacan'ın dediği gibi, nihayetinde konuşma bir sevgi talebidir. Her konuştuğumuzda, kayıtsız şartsız duyulmak isteriz (Lacan, 2015, s. 356), talebimizin görülmesini isteriz, cevaplanmak isteriz, sevilmek isteriz.
Sayfa 86 - Kolektif KitapKitabı okudu
Sevgili Dostlarım,
Felsefe dünyasında önemli bir sözü yazar mısınız rica etsem, önerilen söz üzerine denememi yazacağım İnşaAllah.
Reklam
80
“Sizden benimle konuşmanızı rica ediyorum, Çünkü kendi suskunluğumda boğulmak üzereyim.”
vasiyet
“Çelenk gönderilmemesi rica olunur.” Acaba ölünün ricası mı? Tabii vasiyet demek daha doğru olurdu. Ölünün vasiyeti. Demek ki öldükten sonra olacak şeyler ilgilendiriyor insanı. Tuhaf bir şey. Çok tuhaf. Aslında ölünün, ölü olmadan ilgilendiği şeyler bunlar.
Evin hanımına denir mi bu?
“Senden rica ediyorum. Sana yalvarıyorum. Sadece beş dakikalığına çeneni kapatır mısın? ” Tepkiyi tahmin edebilirsiniz. Kendilerini bodrumda bulmuşlardı.
Kendi kalemimden...
Sessizce düşünüyordum ne zamandır o vakitleri. Şehrin sahile bakan kısmına arabamı çekip müthiş bir suskunlukla düşünüyordum hemde. Sahil kenarında dalgın bir şekilde yürürken bir anda kafamı kaldırıp yukarıya doğru bakma isteği geldi içimden. Sonra dedim ki şöyle bir gökyüzünün muazzam görünen maviliğini görebiliyorsam, denizin miss gibi kokusunu heyecanla içime çekebiliyorsam, kırlangıçların ciyak ciyak öten sesleri kulaklarımın pasını siliyorsa..birde, karşıda duran seyyar köftecinin miss gibi köfte kokusunu içime çekebiliyorsam ve sahil kenarında balık tutmak için sandalyesine oturmuş, babasının oltasını çekmesini bekleyen çocuğun o yüzündeki masum gülüşüne dokunabiliyorsam… Neden böyle fütursuzca karamsar bir düşünceye itiyorum ki kendimi? Hayatı yaşıyorum ve şuan hâlâ hayattayım. Bu bile yeterdi aslında yaşama yeniden tutunabilmek için...✍️ Zeynep ÖNER Not : Lütfen paylaşımlarımı kendi paylaşımınızmış gibi kopyalayıp başka yerde paylaşmayın, rica ediyorum 🙏
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.