İş Bankası etrafında dönen dolapları, bir de Rıza Nur'un ağzından dinleyelim: ... İrtikap işleri ayyuka çıktı ve o kadar ayağa düştü ki, herkesin ağzında ve namuskarlar şikayet içinde. Hatta Halit Paşa cesur, hırçın, hattâ deli idi, ama namuslu bir adamdı. Bu irtikaplar sinirine dokunmuş, söylenmeye başlamış. Nihayet birgün Mustafa Kemal'e gider: 'İrtikap müthiştir, millet batıyor. Bunun önünü al. Celal, kel Ali, Kılıç, ilh...mürtekiptirler. Ben bunları vurup öldüreceğim' der. Yapar mı yapar...Mustafa Kemal fena telaş eder. Yârânına haberdar etmiş... Kel Ali o vakit pek gözde idi. Bu avane birgün Meclisin medhalinde Halit Paşa'yı vurdular."
Sayfa 374Kitabı okudu
Rıza Nur’un çocukluk dönemi, eğitimi, Meşrutiyet yılları, sürgün hayatı, İstiklâl Harbi seneleri, Nutuk, Lozan Konferansı vb. konular hatıraların bazı önemli bölümleriydi. Rıza Nur, belli ki, bunların kendisi hayattayken yayınlanmasını istemiyordu. Bu sebeple hatıralarını teslim ettiği kütüphanelere, hatıraları varisleri dâhil hiç kimse tarafından satın alınamamasını ve yazmaların 1960 yılına kadar okuyucuya açılmamasını şart koşmuştu. Ancak hatıralarından ve orada yazdığı düşüncelerinden çevresindekilere, özellikle de varisi olan Atsız’a, bahsetmiş olmalı.
Reklam
Âbdülhamid'i ilk kim keşfetti? Necip Fazıl'ın. Cumhuriyet devrinde Âbdülhamid'i ilk savunan kalem imtiyazını göğsüne asma gayretine rağmen, şimdiki tespitlerime nazaran ilk karşı atağa geçen aydınımız Nihal Atsız'dır. Rıza Nur'un çıkardığı Tanrıdağ dergisinin 17 Temmuz 1942 tarihli 11. sayısında 2. bölümü yayınlanan "Osmanlı pâdişâhları" adlı yazı dizisini "Abdülhamid kırılması"nın miladı saymamız gerekir.
Rıza Nur'un Rilindja Kombëtare ile ilişkisi
Amavutluk isyanı zamanında Amavut isyan elebaşlarıyla münasebette olduğum tahakkuk etmiş sayılmış, hatta onlara gönderdiğim bir telgrafı Tanin gazetesi yayınlayarak birgün teşkil edeceklerini tasarlayıp umdukları divan-ı harbe vesika hazırlamıştı. Onlarca bu bir vesika idi. Halâskârlar Grubu' nun da teşkil edenlerden, bu işte fiilen çalışanlardan idim. Bu da malumdu. Demek beni İttihatçı bir divan-ı harbin usulen asması için iki, üç canım olsa iki, üç idam cezasını verdirecek iki, üç siyasî suçu nefsimde toplamıştım. Vaktiyle beni hiç suçsuz asmağa kalkışmış olanlar bu vaziyette iken bırakırlar mı idi.... Bunlar onlara yeterli idi. İşte bu halde, bu düşünceler altında hapishanemde kesim yeri ağılında bekleyen koyunlar gibi boynu bükük duruyordum. Şimdi bu teklif bana hiç umulmazken gökten düşmüş bir kudret helvası gibi gelmişidi.
Risale-i Nur Külliyatın İçinde'ki Sapık Görüşler Hakkında
Şeyh Saitin yaşayan tek oğluydu Şeyh Ahmet Fırat 7 sene önce 86 yaşında vefat etti Şeyh Saitin amacının Kürdistan İslam devleti olduğunu söylüyor Molla Saidê Kurdiyide görmüştür röportajı aktarıyorum... Hareket sadece dini amaçlar mı taşıyordu. Kürtler’in ulusal hakları için bir şey istemiyorlar mıydı? Müritlerinin hepsi Kürttü. Eğer başarılı
"Türkiye’de Osmanlı sülâlesinin hâkim olması" cümlesi belki bazılarınca garip görünür. Halbuki tarihî hakikat şudur: Milâdî on birinci asra kadar yalnız bir tek Türk vatanı vardı. Bu vatan şarkî Avrupa’yı da kendisine ekleyen Orta Asya’da idi. On birinci asırda ikinci bir Türk vatanı kuruldu. Bu, Selçukluların kurduğu Türkiye imparatorluğu idi. Bu imparatorlukta önce Selçuk sülâlesi, sonra İlhanlı sülâlesi hâkim oldular, ilhanlılardan sonra beylikler devri başladı. Bu beyliklerden Osmanlı beyliği ötekilerini ortadan kaldırarak siyasî birliği kurdu. Onun için yukarda "Türkiye’de Osmanlı sülâlesi hâkim olduktan sonra.." dedim. Tarihimizin bu şekilde mütalaa olunması icap ettiğini ilk defa ileri süren büyük Türkçülerden Rıza Nur Bey olmuştur.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.