Gönlün beşeri sıfatlardan arınınca, Hak katından ilahi nur parlamaya başlar.
O nur gönülde aşikar olarak görününce, gönlündeki Hakk'a varma isteği kat kat artar.
Hakk'a vâsıl olmak isteyen kimsenin yoluna ateş de çıksa, yüzlerce hoş olmayan vadiye de rast gelse, Ona olan aşkından, pervane gibi delicesine kendini ateşe atar.
İştiyakından sır aramaya başlar, sâkisinden bir yudum aşk şarabı ister.
O şaraptan bir yudum içtiğinde, her iki alemi büsbütün unutur gider.
Deniz içinde olmasına rağmen, dudağı kupkuru kalır. Can u gönülden cananın sırrını talep eder.
Sırrı bilen Yaratan'a kavuşmak arzusuyla, can alıcı ejderhadan bile korkup, çekinmez.
Küfür ve lânet birlikte üzerine gelse de, bir kapı açar düşüncesiyle o bunlara rıza gösterir.