Akıl ile muhakeme yetkisinin farklı şeyler olduğuna inanırsak yanılmış oluruz.
Muhakeme yetisi akıldaki ışığın yansımasıdır; bu ışık şeylerin derinliğine nüfuz eder; orada görülmesi gereken her şeyi görür ve ulaşılmaz gibi görünen şeyleri yakalar.
Rochefoucauld bir kimseye hem çok saygı duyup hem de onu çok sevmenin zor olduğuna, uygun bir biçimde dikkat çekmiştir. Bu yüzden, insanların sevgisini mi yoksa saygısını mı istediğimizi seçmemiz gerekir.
“Alman düşüncesi” ağır bir havadır benim için: ruhbilim konusunda birer içgüdü olmuş pisliklerini tüm sözleriyle, tüm davranışlarıyla açığa vururlar; bunun yakınında güçlükle soluk alırım, 17. Yüzyılda Fransızların o çetin öz sınavından geçmemişlerdir, - La Rochefoucauld, bir Descartes, en önde gelen Almanlardan yüz kez daha dürüsttürler, -Bugüne değin Almanlardan bir tek ruhbilimci çıkmamıştır. Oysa ruhbilim bir soyun t e m i z l i ğ i ya da p i s l i ğ i için bir ölçüdür neredeyse…İnsan daha temiz bile değilken, nasıl olur d e r i n l i ğ i ?