Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Sayfa 88 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çarpıcı!
Romancının buluşu ,ruhun nüfus edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi ,yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.Bu noktadan itibaren ,bu yeni türdeki varlıkların eylemlerinin ,duygularının,biz onların kendimize mal ettiğimize,artık bizim içimizde oluştuklarına,kitabın sayfalarını çoşkuyla çeviriken nefes alıp verişimizi,bakışlarımızın yoğunluğunu onlar belirlediğine göre ,bize gerçek gibi görünmesinin ne önemi vardır?Romancı,bizi bir kez bu duruma soktuktan sonra,yani bütün duyguların tamamen içsel durumlardaki gibi on kat arttığı ,kitabın bizi bir rüya misali ,ama uyurken gördüklerimizden daha açık seçik ,hatırası daha uzun sürecek bir rüya misali allak bullak edeceği bir duruma soktuktan sonra,bir saat boyunca,gerçek hayatta sadece birkaçının yaşanması bile yıllar sürecek ve en yoğun olanları,meydana gelişlerindeki yavaşlıktan ötürü algılanamayacak,dolayısıyla da asla görünürlük kazanamayacak,olası bütün mutlulukları ve talihsizlikleri peş peşe yaşatır bize(kalbimiz de hayatta böyle değişimler geçirir ve ıstırapların en büyüğü budur;ne var ki biz bunu sadece kitap okurken hayalden biliriz;gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimler ,tıpkı bazı tabiat olayları gibi ,o kadar yavaş gerçekleşir ki ,kalbimizin içinde bulunduğu farklı durumların her birini saptar,buna karşılık değişim duygusunu yaşayamayız.)
Roman­cının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine, eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı. Bu noktadan itibaren, bu yeni türdeki varlıkların eylemlnin, duygularının, biz onları kendimize mal ettiğimize, artık bizim içimizde oluştuklarına, kitabın sayfalarını coşkuyla çevirirken nefes alıp verişimizi, bakışlarımızın yoğunluğunu onlar belirlediğine göre, bize gerçek gibi görünmesinin ne öne­mi vardır?
Sayfa 90 - YKY
Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duyularımız tarafından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza, taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz; dahası, o da kendine
Sayfa 88
.. Ama gerçek bir kişinin mutluluğunun veya bahtsızlığının bize yaşattığı bütün duygular, bu mutluluğun veya bahtsızlığın sureti aracılığıyla ortaya çıkar ancak; tarihteki ilk roman yazarının yaratıcılığı, duygu mekanizmamızda zorunlu tek unsurun bu suret olduğunu ve dolayısıyla, gerçek kişileri ortadan kaldırıvermekten ibaret bir sadeleştirmenin
Reklam
"Kitap okurken içeriden dışarıya, gerçeğin keşfine doğru durmadan hareket eden bu temel inancın ardından, benim de katıldığım olaylar zincirinin yaşattığı heyecanlar gelirdi, çünkü bu öğle sonraları, çoğunlukla bir ömür boyu yaşananlardan daha fazla dramatik olayı barındırırdı içinde. Bunlar okuduğum kitapta cereyan eden olaylardı; evet, olayların etkilediği kişiler Françoise'ın dediği gibi 'gerçek' değildiler. Ama gerçek bir kişinin mutluluğunun veya bahtsızlığının bize yaşattığı bütün duygular, bu mutluluğun veya bahtsızlığın sureti aracılığıyla ortaya çıkar ancak; tarihteki ilk roman yazarının yaratıcılığı, duygu mekanizmamızda zorunlu tek unsurun bu suret olduğunu ve dolayısıyla, gerçek kişileri ortadan kaldırıvermekten ibaret bir sadeleştirmenin belirleyici bir gelişme olacağını anlamaktı. Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duyularımız tarafından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz; dahası, o da kendisine ilişkin bütünsel kavramının ancak bir bölümü çerçevesinde duygulanabilir. Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı."
Sayfa 82 - Yapı Kredi Yayınları, Çeviren: Roza Hakmen
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Sayfa 88
Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duyularımız taratından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın. ancak küçük' bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz;'dahası, o'da kendisine
Sayfa 88 - YKY
Reklam
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine, eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı. Bu noktadan itibaren, bu yeni türdeki varlıkların eylemlerinin, duygularının, biz onları kendimize mal ettiğimize, artık bizim içimizde oluştuklarına, kitabın sayfalarını coşkuyla çevirirken nefes alıp verişimizi, bakışlarımızın yoğunluğunu onlar belirlediğine göre, bize gerçek gibi görünmesinin ne önemi vardır?
Sayfa 102Kitabı okudu
Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duyularımız tarafından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza, taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz; dahası, o da kendisine
Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemeyeceği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Romancının keşfi
Gerçek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yakınlık kursak da, büyük ölçüde duyularımız tarafından algılanır, yani saydam değildir, duyarlılığımıza taşıyamayacağı bir yük bindirir. Başına bir felaket geldiğinde, ona ilişkin kafamızda taşıdığımız bütünsel kavramın ancak küçük bir bölümü çerçevesinde duygulanabiliriz; dahası, o da kendisine ilişkin bütünsel kavramının ancak bir bölümü çerçevesinde duygulanabilir. Romancının buluşu, ruhun nüfuz edemediği bölümlerin yerine eşit miktarda manevi, yani ruhumuzun özümleyebileceği unsur koymaktı.
Sayfa 82
Kitap okurken içeriden dışarıya, gerçeğin keşfine doğru durmadan hareket eden bu temel inancın ardından, benim de katıldığım olaylar zincirinin yaşattığı heyecanlar gelirdi, çünkü bu öğle sonraları, çoğunlukla bir ömür boyu yaşananlardan daha fazla dramatik olayı barındırırdı içinde. Bunlar, okuduğum kitapta cereyan eden olaylardı; evet, olayların
48 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.