Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Kitap çok kötü değildi ama benim beklentilerimi karşılamadı. Aldığımda paranormal-intikamcı hayalet romanı zannetmiştim. Onun hayal kırıklığını yaşadım. 100. Sayfaya kadar çok durağan bir kitap sonrasında biraz içine çekiyor. Konusu ve hikaye örgüsü güzeldi. Ama biraz dikkatli bir okursaniz finale "bilerek" gidiyorsunuz. Bence okunulabilinir bir kitap.
Eklemeden geçemeyeceğim. Nina karakteri çok zorlama ve sevimsiz.
Kapkaranlık Ormanda öyle kötü bir kitap ki bunu nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Hani bizde tam istediğimiz şekilde karşılığı olmayan bir kelime var ya “cringe”, bu kitap tam olarak böyle. Kimin adına utanç duyacağınızı şaşıracaksınız. (Ayrıca yorum SPOİLER içeriyor olacak, üzgünüm ama başka nasıl bu kitabın ne kadar kötü olduğunu anlatabilirim
Gerilim dozu hiç düşmeyen, okuyucunun aklıyla oynayan kaliteli bir romandı. Okurken kendinizi sürekli 10 numaralı kamaradaki kadın gerçekten öldü mü, yoksa hiç varolmadı mı diye sorgularken buluyorsunuz. Sonunu da başarılı buldum, olaylar birbirine güzel bağlanmıştı. Polisiye/gerilim türü sevenlere öneririm.
376 syf.
9/10 puan verdi
Yazarın ikinci kitabı , öncesinde bayan westway’in ölümünü okuyup yarım bırakmıştım ama tekrar yazara bir şans vermek istedim , kitap çok güzel bir bulmaca parçası gibi katil kim yada gerçekte bir cinayet var mı diye okuyucunun aklıyla oynuyor yazar , ama baş karakterimiz Lo çok ürkek ve pasif bir karakterdi yıllarca antidepresan ilaçları yüzünden hayal ve gerçeği çok zor ayıran bir karaktere sahip , tabi iş için gittiği gemide bir şeylere tanıklık oluyor ama sarhoş olduğu için gerçek mi yoksa hayal mi onu bulmaya çalışıyor .
Ana karekterimiz Lo çalıştığı yerden Rowan adındaki bir kadının gebelik iznine çıkmasıyla seyahat yazısı yazmak için bir gemiye gönderilir.Tabi gemiye gitmeden öncede evinde hırsızlık olur.Kitap boyunca karekterin iç sesi ve duygu yoğunluklarına fazlasıyla okuyoruz.Olaylar zaten kitapta 200 lü sayfalar sonrasında başlıyor.Kitabın sonu açık uçlu bitiyor.Carrie karekteri bence hayatta.
Polisiye gerilim kitabi okumak isterseniz çerezlik okunabilir.
Selam️ Ruth Ware “Yalan Oyunu”..
Korku-Gerilim türünden raflarda yerini bulan eser, yazardan okuduğum “Kapkaranlık Ormanda ve On Numaralı Kamara”nın ardından, üçüncü durak oldu. Türkçeye çevrilmiş dört kitabı olan bir yazarın elinden çıkmış üç farklı metni okuyunca, üslubuna ve düşünme biçimine dair ufak da olsa fikriniz, kalemine aşinalığınız
Ruth Ware'den okuduğum ilk kitap olan 10 Numaralı Kamara, klasik bir gizem gerilim romanı. Gerilim türündeki eserleri çok sevmeme rağmen maalesef bu kitap için aynı şeyi söyleyemeceğim.
Ana karakterimiz Laura Blacklok (yani Lo), gazeteci olması sebebiyle Lux isimli yolcu gemisinin Londra-Norveç arasında yapacağı ilk yolculuğa davet ediliyor.
BAYAN WESTAWAY’İN ÖLÜMÜ - RUTH WARE
-
Ruth Ware’in ‘Yalan Oyunu’ kitabını o kadar çok beğenmiştim ki ‘Bayan Westaway’in Ölümü’nün de çok güzel olduğunu düşünerek başlayacaktım kitaba ama sonra 1000kitap ta yorumlarına denk geldim. Beğenmeyen çok fazla kişi vardı. Ben de beklentimi düşürerek başladım kitaba ve belki severim dedim.
İlk olarak şunu söylemek istiyorum ki bu kadar sıkıcı bir kitap daha yoktur.. abartıyorum tabii ki ama gerçekten aşırı sıkıcı bir kitaptı. Çooook bunaldım okurken. Hatta okumam o kadar uzun sürdü ki.. beni rs ye falan soktu eminim. Bitirdiğimde kendimden çok uzağa koydum kitabı, o derece.
Kitabımızın konusuna geleyim: Hal isimli bir kadın var, maddi olarak zor dönemlerden geçiyor. Bir gün buna gizemli bir mektup geliyor, büyükannesi ölmüş ve ona miras kalmış. Ama sorun şu ki Hal’ın büyükannesi zaten ölmüş seneler önce. Maddi olarak çok zor durumda olduğu için, biraz da arkadaşının itelemesiyle yanlışlık olduğunu bile bile bu mirası almak için yola çıkıyor. Genel olarak konu bu şekilde, gittiği yerde de işte bir şeyler yaşıyor ama ne yaşıyor inanın anlamadım.
Bir sürü karakter girdi çünkü gittiği yerde kitaba, Hal zaten çok gıcık bir karakterdi. Üslupta ciddi anlamda sıkıntı vardı, çok kopuk kopuk anlatılmıştı, inanın zar zor artık atlaya atlaya sonuna geldim. Hiiiiç de bir şey anlamadım dediğim gibi.
Yaaani böyle arkadaşlar ben hiç sevemedim kitabııı bence okumasanız da olur yani
Yine bir bestseller yine bir hüsran.... Son bir kaç senedir neden bu kadar gereksiz kitap çoksatar oluyor? Benim zevklerim mi değişti/gelişti yoksa insanlar mı çok saçma şeyleri pohpohlamaya başladı... Trendeki Kız, Kafes şimdi de bu. Tamam Kafes sonu hariç gerilimi vermişti ama abartılacak bir kitap değildi. Kapkaranlık Ormanda'yı bir youtuber'ın paylaşımında görüp aldım. Çok gerilim dolu gibi bir şey söylemişti sanırım ama boş... Fasa fiso cidden. Korku-Gerilim desen değil, polisiye desen değil, aşk romanı desen değil. Bence yazar herkese hitap edeyim de çok satsın diye düşünmüş. Çerezlik kategorisinde belki iyi bir kitap olabilir ama bana göre edebi açıdan yetersiz bir kitap. Bunu okuyacağınıza Dan Brown'un herhangi bir kitabını alın mesela. En azından sanata, tarihe, mimariye dair bir şeyler katar size.
The Sun gazetesinin, 'Yalan Oyunu, Agatha Christie ile trendeki Kız' ı bir araya getiriyor.' şeklinde ortaya koyduğu iddiayı hak etmeyen bir eser olmuş. Klasik New York Times çok satan romanları gibi sıradan ve tahmin edilebilir. Karakter analizleri ve tasvirleri çok zayıf kalmış. Hikaye bir heyecan uyandırır gibi olsa da katiyen sizi içine çekmiyor. Duygusal doygunluk yok denecek kadar az. Yapacak hiçbir şey yoksa sırf okumak için okunabilir.
Bilmiyorum benden kaynaklı mı ama kitapın dili çok ağır ve yavaş ilerliyor , ilk defa yazarın kitabını okuyorum o yüzden bilmiyorum yazarın dili mi böyle yoksa çevirmen mi böyle çevirmiş , onun dışında kitap hiç akıcı değildi o kadar şans vermeme rağmen biraz daha oku dedim kendime ama hiç sarmadı o yüzden okumasanız bir şey kaybetmesiniz genel konusuna bakıldığında
Ruth Ware’ın kitaplarını Türkiye’de çok bilen olduğunu sanmıyorum. Ancak ben yazarı tamamen şans eseri keşfettim. Önce “kapkaranlık ormanda” sonra ondan etkilenip yeni kitabı çıkmış diyerek tutturup “10 numaralı kamara” ve son olarak da “yalan oyunu” adlı kitabını zorla aldırdım denebilir. Her biri birbirinden etkileyici. Sürüklenip gidiyorsunuz okurken sanki siz yaşıyorsunuz anlatılan onca duyguyu. İsa baş karakter onun geçmişte arkadaşlarıyla yapmış olduğu bir hatanın aslında bildiklerinden daha da kötü olduğunu anlatıyor. Onca okumama rağmen sadece tek bir kısmı düşündürüyor insanı o kadar kısa süreli tanışıklıklar insanın hayatında nasıl bu kadar büyük bir hatayı yapmaya sürükleyebilir insanı dedirtti. İsa’nın Freya’yı savunma şekli onu kötü dünya algısından koruma içgüdüsünü anlatıyor bence. İçinde Müslümanlığa bakıştan da inciler barındırıyor kitap Fatima adlı karakterimiz sayesinde. Onca farklı bireyin nasıl da birbirine tutundurunu da görmüş oluyor insan okudukça. Kitapta sürekli tahminler yürüteceksiniz ama sonuna gelince şaşıracaksınız.
Ruth Ware'nin okuduğum ikinci kitabı. İlk kapkaranlık ormanda'yı okumuş ve pek başarılı bulmamıştım. Bu kitapta olay örgüsü ve gizem daha başarılıydı. Hatta kitabın yarısına geldiğimde 9 mu yoksa 10 mu versem diye düşünürken birkaç yerde mantığıma yatmayan olaylar olduğu için 8 e düşürdüm. Okunabilecek seviyede gizem ve merak unsuru var, tavsiye ederim
Birinci Kural Yalan Söyle
İkinci Kural Hikâyene Sadık Kal
Üçüncü Kural Sakın Yakalanma
Dördüncü Kural Asla Birbirinize Yalan Söylemeyin
Beşinci Kural Yalana Ne Zaman Son Vereceğinizi Bilin
Salten’da güzel bir haziran sabahı köpeğini yürüyüşe çıkaran bir kadın, Menzil’de, nehir kıyısında köpeğinin ağzında bir şey görüyor. O da ne bir insan kemiği...
Olaydan sonraki gün Fatima, Thea ve Isa’nın telefonuna aynı kısa mesaj geliyor. Korkuyla bekledikleri, hiç görmeyeceklerini umdukları bir cümle. Bir zamanlar aralarından su sızmayan arkadaş gruplarının dördüncüsü Kate’in yazdığı üç kelime…
“Size ihtiyacım var.”
Yalan oyunun içine hapsolmuş bu Dört arkadaşın artık omuzlarında taşıdıkları ağır yükten kurtulmaları gerekiyor. .
Hikaye’yi Isa karakteri anlatıyor. Bir Agatha Christie heyecanı yoktu tabii ama son bölüme kadar ters köşe yapmayı başardı yazar. İlk bölüm beni biraz zorladı fakat sonrasında seri şekilde açıldı.
Yorumlarını okuyup beklentimi düşürerek başladım bu kitaba. Ancak ben yorumların aksine kitabı severek okudum. Kitaptaki o karanlık hava, çok hoşuma gitti. Hal’in borç içinde yüzerken mucize gibi beliren davetiye üzerine hiç tanımadığı Bayan Westaway’in malikanesine kendi payına düşen mirası almak için yola çıkar. Konusu ilgimi çekmişti, bayağı da merak ettim. Olay üstüne olay yaşanması yerine Hal’in düşünceleri baskın olarak anlatıldığı için biraz durağan ilerliyordu. Olaylar, biraz yavaş ilerlese de merak dozunu etkilemiyordu bence. Westaway ailesiyle tanıştıktan sonra aklımda birçok teori ürettim ancak ters köşe oldum diyebilirim. Bu nedenle beklentilerimi karşıladı. Son sayfalarda artan gerilimle tatmin eden bir sonuca varıldı.