Nihayet bir gece...
Osman Bey o geceyi yine Şeyh Edebâli ile sohbet ederek yarılamış, canlara karışıp “hû” çekmişti. Gece yarısı odasına ayrılıp uyudu. Bir rüya gördü. Rüyasında Şeyh Edebâli'nin yanında yatıyordu. Edebâli'nin göğsünden bir hilâl çıktı. Gittikçe büyüyerek dolunay hâlini aldıktan sonra kendi göğsüne girdi. Göğsünde bir ağaç bitti. Büyüdükçe büyüdü. Dallarının gölgesi, bütün karaları ve denizleri kuşattı. Kafkas, Atlas, Toros ve Hemos Dağları, göz alabildiğine yükseliyordu. Kökünden gemilerle dolu olan Dicle, Fırat, Nil ve Tuna kaynıyordu. Sahralar yemyeşil ekinlerle doluydu. Uzaktan kubbeler, ehramlar, dikili taşlar, sütunlar, lâtif kulelerle süslü koca şehirler görünüyordu. Büyük binaların hepsinin tepesinde birer hilal parladığı gibi, minarelerden ezan sesleri yükseliyordu. O sırada kuvvetli bir rüzgar çıkıp ağacın dallarındaki yaprakları dünyanın şehirleri üzerine, bilhassa iki deniz ile iki karanın birleştiği yerde, ik yakut ve iki zümrüt arasına yerleştirilmiş bir cevhere benzeyen ve bütün dünyayı kuşatan bir halkanın en kıymetli taşı yerinde olan Kostantiniye'ye (İstanbul) doğru dağıttı. Osman, halkayı parmağına geçirmek üzere iken uyandı.
Ben hiçbir şey söylemedim Öyle say ya da öyle san ki Rüya bitti yalan zamanıdır Hakikatli bir yâr desen az gelir Bir şeb-i yeldâdır susuşun Yahut bir o kadar uçurum Kalbin yirmi bin fitte tüketti Yakıtını âh elinden şimdi ne gelir
Reklam
Bu akşam ölebilirim, rüzgâr, güneş, sağanak Kalbimi, kemiklerimi etti mi tarumar, Her şey bitti demektir; ne rüya, ne uyanmak! Aralarında olamayacağım yıldızlar!
Sayfa 271 - Jules LaforgueKitabı okudu
Temiz, şeffaf bir vicdanla kaybolan Samim..
•~• Bitti. Telefon kapandı. O kapanış bu kapanış. Artık ben bir rüya gibi kaybolmalıyım. . Stratosfer kadar temiz bir manevilik havası içinde nefes alanların şeffaf vicdanı... •~•
Bensiz Olacak Her Şey
Bu akşam ölebilirim, rüzgâr, güneş, sağanak Kalbimi, kemiklerimi etti mi tarumar, Her şey bitti demektir; ne rüya, ne uyanmak! Aralarında olamayacağım yıldızlar!
Reklam
.. adeta tümüyle hayatımız büyük bir çağlayan gürültüsüyle karınlarımıza doğru ve ka­rınlarımızdan dışarıya hücum etmişti bizden benden yalnız­lığımdan kopmuş köküyle birlikte kendini sökmüştü özgür­leşip kendini dışarı atarak etrafa yayılıp sonu gelmemecesine fışkırarak her ikimizi de seller altında bırakmaktaydı sanki bunun bir sonu yokmuş gibi sanki asla bunun bir sonu olma­ması gerekiyormuş gibi (ama bu doğru değildi: Sadece bir an geçmişti, sarhoşlar bunun hep sürdüğünü sanmakta oysaki gerçekte sadece bir an geçmiştir tıpkı rüya gördüğümüzde bir yığın şey olup bitti sanırız ancak gözlerimizi açhğımızda kadran azıcık yer değiştirmiştir) .
Sayfa 238 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Ve bitti .
Ne biliyorsa anlattı. Neden korkuyorsa teker teker saydı. Neyi hayal ediyorsa fısıldadı. Neyi unuttuysa hatırladı. Ne rüya gördüyse ondan söz etti.
388 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.