İlk kitaba göre ayaklarını çok daha sağlam yere basıyor Kızıl Sefer'in. Tamas'ın düşman hatlarından kurtulabilmek için Kez topraklarının içinden geçerek sürdürdüğü kaçış oldukça gerçekçi işlenmiş. Askerlerin müthiş disiplinlerine rağmen giderek saygılarını yitiren halleri bitkinlikten çok açlıkla bağ kurularak işlenmiş. Daha yeni bitirdiğim Dünyalar Savaşı'nda da aynı şekilde dostane sürüp giden medeni yaşamların açlık söz konusu olunca ne kadar amansız olduğunu görmüştüm. Bir başka hoşuma giden nokta Taniel'in ne kadar iyi bir barut büyücüsü olursa olsun babasının yokluğunda kendisini çekemeyenlerin ya da soyluluktan gelen ödüllerle orduda yükselen generallerin karşısındaki dik duruşu. Her ne kadar ülkesine olan sevgisi kendisinden ödün vermesi için Taniel'i kamçılasa da serinin en sevdiğim karakteri Ka-Poel'e edilen hakaretlere dayanamayıp üstlerine karşı gelişi oldukça onurlu ve eğlenceliydi. Adamat ve Bo ikinci kitapta rüzgarda savrulan yapraklar gibiydiler tahminen üçüncü kitap öncesi hazırlık yapıldı. Tüm bunların ışığında bu yıl içinde en çok beğendiğim kitaplar arasında yer aldı Kızıl Sefer. Yazarın her ne kadar ilk kitap serisi olursa olsun fantastiğe en iyi başlayan yazar ödülünü kazandığını unutmayalım(2014). Son olarak kapak tasarımı benim en beğendiğim tasarımlar arasında yer aldı. Okuduğunuz için teşekkürler.
Kızıl SeferBrian McClellan · İthaki Yayınları · 2017129 okunma
Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki, yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgârda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin bir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.