Kudüs
II. Abdülhamid Han'ın "Saltanatının 30. Yılı" anısına Kudüs'e bir saat kulesi dikilecektir. Örnekleri çoktur. Bursa Tophane, Izmir Konak, Adana, Çorum, İzmit, İstanbul Dolmabahçe ve Yıldız gibi. O yıllarda saat kuleleri büyük devlet olmanın sembolü olarak görülüyordu. II. Abdülhamid Han da saltanatı boyunca Osmanlı coğrafyasının dört bir yanını saat kuleleri ile donatmıştı. Çok ilginçtir, II. Abdülhamid Han, Filistin topraklarının dört bir yanını saat kuleleri ile donatmıştır.
Peki, sonra ne mi oldu? İngilizler 1917 yılında Kudüs'ü işgal etti. Osmanlı'ya ait her şeyi o topraklarda yaşayan insanların kalbinden söküp atmaya çalıştı. Özellikle bölge halkının II. Abdülhamid Han'a karşı müthiş bir sevgisi vardı.
Sayfa 243Kitabı okudu
'alınlarının ortasında bir saat kulesi,
insanlar sonsuzluğa bakıyor hâlâ..'
Sayfa 35Kitabı okudu
SALI: EĞER TELEFONLAR DÜNYADAN YOK OLSAYDI
Sokağın tepesine vardığımızda sinemanın ışıklı tabelasını görebiliyordum. Burayı görmeyeli yıllar olmuştu ve şimdi gözüme çok küçük görünüyordu. Bu sinemayı ilk kez, öğrenciyken görmüştüm, bana çok büyük ve renkli gelmişti. Meydandaki saat kulesi için de aynı şeyi hissetmiştim. Mahalle neredeyse değişmemişti. Emlak ofisi, restoranlar, anaokulu ve çiçekçi... Tek fark, yenilenen süpermarketti. Ama eskiden iyi bildiğim bu kasaba sanki kendinin minyatür modeli gibi küçülüp çekmişti. Yoksa benim bakış açım mı genişlemişti?
Sayfa 55Kitabı okudu
"Hiçbir zaman anlayamacağın bir özlem benimkisi! Öyle duymuyorsun ki sesimi. Ve ben öyle çok sesleniyorum ki sana. Fethedemediğim o şehrin her bir zerresiyle yirmi dört saat sana haykırıyor içimde bir yer. Minareler günde beş vakit sesleniyor, tramvay çanları, hercai martılar, vapur sirenleri sana haykırıyor sabah akşam. Haydarpaşa'dan bir tren kalkıyor çığlık çığlığa. Her bir hecesi sen olmuş bu ayrılık feryadının. Bir nargile umutsuzca fokurduyor belki sana beni hatırlatır diye. Onun sesi senin pervasız kahkahana karışıyor. Duymuyorsun."
Sayfa 23Kitabı okudu
"Alınlarının ortasında bir saat kulesi
İnsanlar sonsuzluğa bakıyor hâlâ
Sayfa 32 - Kırmızı kedi yayıneviKitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa ve Halep Sokak Muharebeleri
23 Ekim 1918 tarihinde ileri hatlarda başlayan muharebe, 25 Ekim 1918'de Halep'in güneyine intikal etmiş, Halep o gün önemli vakalara sahne olmuştur. Bir taraftan Halep'in güneyinde muharebeler olurken, öte yandan İngilizlerle hareket eden Araplar ile Şerif Faysal'ın kuvvetleri de, doğudan şehre hücum ederek Halep'e
Yeditepe YayınlarıKitabı okudu
