Tahammül, bu benim gücüm, diye kıvandı günlerce, billûr kesimli camların arkasından ırmağın ufuklarına bakarak.
Ardından da, tahammül, bu benim güçsüzlüğüm, diye ağladı. Gücüm olan şey zaafım.
Benim olmayan bu hayata tahammülüm güçsüzlüğüm, benim olmayan bir hayata tahammül edecek kadar da güçlüyüm.
Sonra, sabırlıyım, dedi, ne güzel. Sonra sabrına öfkelendi,
neye sabır, niye sabır?
Sayfa 92