.
Tiryakın yılan zehrine karşı koruyucu etkisi hakkında yapmış olduğu deneylerle Sabuncuoğlu, Türkiye'de deneysel farmakolojinin ilk öncüsü kabul edilir. Sabuncuoğlu bu deneylerden birinde bir horoza tiryak yutturduktan sonra horozu yılana ısırttığını ve horozun ölmediğini bildirmektedir. Sabuncuoğlu hazırladığı tiryakın yılan zehrine karşı müessir olduğunu kendi üzerinde de denemiş, bir parmağını yılana ısırtarak tiryak sayesinde yılanın ağrısını duymadığını ve parmağının da şişmediğini bildirmiştir.
Bildim ki, ol fâzıl u kâmil melikin hazretinde ulûmdan mergûb nesne yoktur.
Bugünkü dille ifade edersek mana şudur: "Fark ettim ki, o faziletli ve olgun Sultanın indinde ilimlerden daha sevgili bir nesne yoktur."
Sabuncuoğlu Şerefeddin (1465)
Sabuncuoğlu Şerafeddin tedavilerinde; baş ağrısı için rehâvî, ateşli hastalıkda ırak, tehlikeli ağrı ve sancıda hicaz, uykusuzluk için ise uşşak makamını kullanıyordu
Modern Tıp Penceresinden Osmanlı Tıp Anlayışına Bakış
Her şeyden önce Osmanlı tıbbında en etkili unsur olarak İslâm görülmektedir. Ancak Türkler'de İslâmiyet'ten önce de bir hekimlik müessesesi olduğu unutulmamalıdır. Uygurlular'ın, Karahanlıların, Orta Asya ve Çin tıbbının mirası özellikle Selçuklular döneminde tıbb-ı nebevi ve takip eden yıllardaki İslâm kültürü potasında karışmış ve kendine özgü kişiliği olan bir tıbbi anlayış ortaya çıkmıştır.! Ebü Bekir er-Râzi'den İbn Sinâ'ya, Hacı Paşa'dan Sabuncuoğlu Şerefeddin'e giden oluşum çizgisinde olgunlaşan bu tıp anlayışı, asıl temeli meydana getirmektedir. Tıp ile İslâmi öğretiler ilişkilendirilmiş, Kur'an buyruğu ve İslâm peygamberinin ilkeleri dışına çıkmamaya özen gösterilerek bilimsel araştırmalar ve pratik uygulamalar sürdürülmüştür.