El Hak!.
Kitaplıkta okunmayıp bekletilen kitapların da üzerimizde hakkı var. Kitapların hakkı onları okumaktır.. Bir kediye bir şey verecek gibi *gel pisi pisi* deyip birşey vermemek, boş çevirmek de kedinin hakkına girmektir. Bir sevdiğimiz için kopardığımız ya da göz zevkimiz için kırıp vazoya koyduğumuz çiçeklerin de üzerimizde hakkı var. Düşün onlar da bir candı. Renklerini, güzel kokularını bize sunan.. Biz kırdık ve haklarına girdik.. Kul hakkı sadece insana mıdır ki.? . Hayvanatın da nebatatın da üzerimizde hep hakları vardır.. Koruyup kollayıp gözetmek gerek.. Öyle hayvandır, ot çöp deyip geçmemek gerek. Ne biliriz ALLAH rızasının ya da gazabının nerde saklı olduğunu.. Herşeyin herşey üstünde hakkı vardır. Hesap günü gelen de boynuzsuz bile boynuzludan hakkını alacağına göre buyrun hep beraberce çokca düşünelim.. İnce eleyip, güneşimizi elekten geçirip sık dokuyalım. Göç etmeden, ecel erişmeden *hakkını helâl et* demek çok şeydir bu yüzden. Teğet geçmeyelim. Bilhassa üzerinde ağırlaşarak, yavaşlayarak duralım... İnce fikirli olursak, zarifoğlu olursak, hak hukuk göztirsek, ipek ruhlu, pek yürekli olursan ancak muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarız.” ✍🏻ftT
Sadece şu anı düşün. Kontrol edemeyeceğin şeyler üzerinde enerji harcama. Geçmişi kontrol edemezsin.
Reklam
Ayakların hatırlamadığın bir sokağa sokarsa seni bir gün O sokakta ayrılmıştık, vaktin varsa sadece bunu düşün!
Sayfa 8 - Sel YayıncılıkKitabı okuyor
"Hayat sadece fizyolojik bir hädise değildir. Mühim olan kalbin hayatıdır Duygu ve düşün- ce hayatıdır, ama yaşam biyolojiktir."
Gökkubbemiz
Büyük geleneklerde genelde iki şey olur, ya soru sormayı unuturlar ya da asıl soruları geçip talih meselelerde kaybolurlar. Bir medeniyet, asıl gerçek soruları sormayı bırakıp başka talih meselelerde kaybolmaya başladığında kendi gökkubesini de artık kaybetmeye başlıyor demektir. Başın üstünde başka bir gökkubenin yapay suni, harici dışarıdan
İdam mahkumları ipe çekilirken, rahipler mutlaka orada bulunurlar ve onları varlıklarıyla rahatsız ederler. Prusya’da bahtsız kurban, kellesinin uçurulacağı kütüğe bir papaz eşliğinde götürülür. Avusturya’da, darağacının yanı başında bir Katolik rahip bulunur. Fransa’da giyotine, Amerika’da elektrikli sandalyeye giden kişiye mutlaka bir din adamı eşlik eder. İspanya’da bir iskemleye oturtulup o hünerli aygıtla boğulan mahkûmun başında bir rahip durur, Rusya’da kurşuna dizilmeye götürülen devrimcilerin yanında sakallı bir Ortodoks papazı yürürdü. Bu din adamları, idam mahkumuna eşlik ederlerken ellerinde mutlaka bir çarmıhta İsa yontucuğu taşır. Sanki şöyle söylemek istemektedirler; “Dua et ki, sadece kellerini uçuruyorlar, ipe çekiyorlar, boğuyorlar ya da bedenine on beş bin voltluk cereyan veriyorlar; bir de şu bizim İsa’nın neler çektiğini düşün de Tanrı’ya şükret.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.