Kafa karışıklığı, huzursuzluk, tek bir benlik olamama...
Kitabı okurken tekrar tekrar geri dönüp karakteri anlamaya, özdeşim kurmaya çalıştım. Bu kitap bize insanın yalnızlığının her yerde bir olduğunu göstermeye çalışıyor. Kumpaslar, varsayımlar, hayaller, hayatlar ve en önemlisi de yaşanmışlıklar birbirinin içine girmiş; iç içe sunulmakta. Kitabın ilk cümlesini okuyunca bile insan kendinden bir şeyler bulacağını farkediyor. Ve buluyoruz da, hangimiz en kalabalık anında yalnız kalıp, en yalnız halinde kalabalık hissetmemiştir ki?
Ama karakterimiz, daha doğrusu karakterlerimiz tek bir karakter olarak bize sunuluyor. İnsanın farklı yönlerini bir çok tipte fakat tek bir karakter çatısı altında görüyoruz.
Zaman zaman anlamakta zorlandığım, zaman zaman su gibi akan bir kitap oldu. Okurken sürekli olarak Sadık Hidayet intihar etmeden önce de mi bu tarz düşünmüş diye kendime soramadan edemedim. Bana göre bu kitap yazarın ruh halini tam yansıtmasa bile tül perde ötesinden okuyucusuna sunuyor.
Depresif dönemlerinde olan insanlara bu kitabı önermiyorum, ama kişi kendine uzaktan bakmak adına bu kitabı okumalı