sizin evleriniz var, büyük.
sıkıntı diye soyunduğunuz dünya, eşiklerde.
çocuğunuz odalarda bir gün kapalı kalmadı.
habersiz girmedi kapınızdan kimse.
o masal hâlâ uyumanız için.
gittiğiniz hiçbir toplantı suç sayılmadı.
başkası için itiraz etmediniz kimseye.
üniforma son sözünüz, içinizden giydiğiniz.
emekten, yalnız kendinizi anladınız.
susup
Neden gitmedim peşinden? Sahi, neden gitmemişti? Keşke, dedi pişmanlık yüklü bir öfkeyle, gidip konuşsaydım ya da numarasını alsaydım. Hatta bir kahve içmeyi teklif edebilirdim ya da – ne bileyim işte – başka türlü davranabilirdim. Karşılıklı oturup kahve içebilseydim, ah, gözlerinde yıkanabilseydi gözpınarlarım! Bir kere dokunsaydı birbirine bakışlarımız, mahvıma yelken açan duygularla okşansaydı senin de kalbin…
Birileri, hep sizi bir ‘şey’ olamaya zorlar: Anne olmaya zorlar,hemşire olmaya zorlar, seven ihtiraslı olmaya zorlar,zürafa olmaya zorlar, bakıma muhtaç kedi yavrusu olmaya zorlar,erk sahibi olmaya zorlar- zorlar da zorlar.
Çünkü Allah hiçbir şey vermediğine teselli verirdi. Teselliyi bulup keşfedecek, onu sahi duyacak aklı, görüşü verirdi. Bu akıldan dolayı da bir büyüklenme, yani ucundan gene bela verirdi.
İlk gördüğümde anlamıştım imkansız olduğunu
Gelip yanına bir merhaba bile diyememiştim
Sonra araya iller girdi, seneler girdi
16 mevsim sonrası çıkıp geliverdin
Sen tevafuk dedin ben duam dedim
Saat hangi yönde ilerledi
Sahi zaman neydi
Mefhumunu yitirdim adeta
Selamın, Güneş'in karanlığı aydınlatması gibiydi
Sesin taş plakta saklı bir şarkıydı
Bittikçe başa sardığım
Sonra ne mi oldu
Başından habersiz sonunu senin de bildiğin bir hikaye oldu
Senin bahanen vardı belki de avuttuğun bir yalanın
Benimse senelerdir sadık kaldığım bir umudum
Sen nereden bileceksin bunca zaman sonra çıkıp gelmenin içimde yanan koru harladığını
Şimdiyse içimde bir volkan kendi başıma söndürmeye çalıştığım
İçimdeki sen
Sussam konuşur konuşsam susarsın
Belki de hala habersizsin
Anlayamadın
Soru neydi, bu cevap neye aitti
Bak yine saçmaladım
Ha hatırladım
+Değer miydi
- evet ama o vedalaşamadığım imkansızımdı