Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sana Geldim, Sona
Sende yer yüzüdür gövde bulan Ey Suların sonsuzluğu Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına Fırtınalara yorgun yüreğim ; Sana Bütün Sabahlarım sesinde ağarsin Keder tırmanmasın yüzüme bir daha;Sarmaşık gibi; Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma Biliyorum; Yüreğim durgun sudur; dindiğim Korku kıyılarımı sildiğim Sana geldim Sustum ve yumdum İki
Sürgün
Sürgün nicedir seyduna'nın dağlarında kuşlar yerine kurşunlar kanat çırpardı. kurşun, kendi çığlığına uyanır, kendinden utanırdı bu coğrafyada, ki hiç sevmedi sesini, ismini... ölüm arayan, ışığında oturur ağlardı. ne zaman çığlık kopsa, bilirdi, ardı derin susku kuyusu olurdu, bir yaprakta olsun solumazdı hayat. şehirleri birbirine
Reklam
Daha çok şey öğreneceğim..
"Seyduna ve Şahrud" efsanesini bilen var mı? Rivayete göre birbirini seven ancak birbirine kavuşamayan iki nehirmiş... Şahrud, hayat veren ırmak'mış... Seyduna ise Alamut Kalesini çevreleyen 'cennetin içinden geçen nehir'miş... bu yüzden de Alamut Kalesi'nin muhteşem hükümdarı Hasan Sabbah'ın diğer ismi de Seyduna imiş...
Acıya Gülmek-Tunay Bozyiğit Seyduna
Biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun... aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişi midir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!
Nar İçi Dudaklarında
Açıver dilimi, döküleyim sana. Göğsümde bir magma kaynıyor, aç kapılarını gövdende söneyim. İnsanlaşmış ellerimle cennetine gireyim, boşlukta asılı duran ne varsa tersine çevireyim, seyredilecek denilen yemişlerini yiyeyim, ....... benim....
Reklam
Biliyorum sen yine Parmak uçlarında üşüyorsun. Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, Ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta Ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. Apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. Iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk Geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda Delice bir yangın parmaklarının buzulunda Ah şahrud, Her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!
Son sayfa
ömür göz, kurfal'da gizli bahçedeyim, evet saklanıyorum. bir yandan acının kırbacıyla, arslan gibi kükreyen yaramı terbiye ediyor, diğer yandan uyanmış bahçenin tenhalığını dinliyorum. ne kadar telaşsız bir bahçe, tasasız sallanıyor dallar. kuş seslerinin fonunda. yaban otları vizesiz büyüyorlar birbirlerinin hayatında. bir küçük derecik yosun
Gulê
Bir köz düşürdün bağrıma Yaramı dağlayıp gittin Dostluğu koydun arama Dilimi bağlayıp gittin Dostluğu koydun arama Elimi bağlayıp gittin Su bakışlı duru gule Yağmurlardan arı gule Bir göz vurup dönüp gitme Koyma beni yarı gule Su esmeri duru gule Gül çiğinden arı gule Bir göz vurup dönüp gitme Koyma beni yarı gule Bir göz vurup dönüp gittin Koydun beni dara gule Yolun açık olsun be gule Yürekleri gömelim küle Gözlerin gelse de dile Dost diyelim bile bile
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.