Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dünya madem fanidir, değmiyor alaka-i kalbe."
Reklam
Tarikattan maksad, ruhsatlarla değil, azimetlerle amel edip ahlakı Peygamberi ile ahlaklanarak bütün manevî hastalıklardan temizlenip Cenabı Hakkın rızasında fani olmaktır.
Me’murîn hakkıyle vazîfesini îfâ etse, me’mûr olmayan ilcâât-ı zamâna muvâfık sa‘y etse; sefâhete vakit bulamayacaktır. Bu iki kısmın herhangisinde bir ferd, sefâhete inhimâk gösterdi ise, bu hey’et-i ictimâiye içinde muzır bir mikrob sûretine giriyor.
Herbir zîhayat, meselâ bu süslü çiçek ve şu tatlıcı sinek, öyle manidar, İlahî, manzum bir kasideciktir ki, hadsiz zîşuurlar onu kemal-i lezzetle mütalaa ederler. Ve öyle kıymetdar bir mu'cize-i kudrettir ve bir ilânname-i hikmettir ki, Sâni'inin san'atını nihayetsiz ehl-i takdire cazibedarane teşhir eder. Hem kendi san'atını kendisi temaşa etmek ve kendi cemal-i fıtratını kendisi müşahede etmek ve kendi cilve-i esmasının güzelliklerini âyineciklerde kendisi seyretmek isteyen Fâtır-ı Zülcelal'in nazar-ı şuhuduna görünmek ve mazhar olmak, gayet yüksek bir netice-i hilkatidir.
Sayfa 14 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Küre - i arz, alem-i şahadette bir çekirdektir; alem-i misaliye ve berzahiyede bir büyük ağaç gibi, semavata omuz omuza vuracak bir azamettedir.
Sayfa 67 - Sözler YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva'-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hacetlerine "Lebbeyk! dedirten Zât-ı Zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin? Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de onu bil, hürmetle bildiğini bildir. (Lem'alar 98.sh - Risale-i Nur)
İçtihadda yani istinbat-ı ahkâmda, yani Cenab-ı Hakk’ın marziyatını kelâmından anlamakta sahabelere yetişilmez.
Kısa bir ömürde, az bir lezzet için; ebedi, daimi hayatını ve saadet-i ebediyesini berbad etmek, ehl-i aklın kârı değil.
İşte ey âciz insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medârı olan bir vesileyi elden bırakma.
Reklam
Nasılki bir yemek mideye girse; o yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlim ile gelen mesâil-i îmâniye dahi, akıl midesine girdikten sonra, derecata göre ruh, kalb, sır, nefis ve hâkeza.. letâif, kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa, noksandır.
Kur’an’ın misli yoktur ve olamaz ve hiçbir şey bu mucize-i ekberin yerini tutamaz .
İlimde iz'an-ı kalb olmazsa, cehildir. İltizam başka, îtikad başkadır.
Sıhhatimi soruyorsunuz. Buranın çok şiddetli kışı ve odamın çok soğuğu ve üç hazîn gurbetin tesiri ve üç asabî hastalığın sıkıntısı ve bütün bütün yalnızlık ile kabil-i tahammül olmayacak çok zahmetlere maruz olduğum halde, Hâlıkıma hadsiz şükür ederim ki, her derdin en kudsî dermanı olan imanı; ve iman-ı bilkaderden, kazaya rıza ilâcını imdadıma gönderdi, tam sabır içinde şükrettirdi.
Sayfa 16 - Yeni Asya YayınlarıKitabı okuyor
Zira düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur; nasıl ki, düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmanıdır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.