Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kabrin arkası için çalışınız, hakiki saadet ve lezzet ondadır.
Reklam
Kat'iyen bil ki kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır
nasıl ki kör, sağır, dilsiz, akılsız adama her şey ma'dumdur öyle de imansıza her şey ma'dumdur, zulümatlıdır.
Hüsn-ü niyet öyle bir kimyadır ki şişeleri, elmasa çevirir; toprağı, altın yapar.
İman bütün eşya arasında hakiki bir uhuvveti, irtibatı, ittisali ve ittihat rabıtalarını tesis eder. Küfür ise bürudet gibi bütün eşyayı birbirinden ayrı gösterir ve birbirine ecnebi nazarıyla baktırır. Bunun içindir ki mü'minin ruhunda adâvet, kin, vahşet yoktur. En büyük bir düşmanıyla bir nevi kardeşliği vardır. Kâfirin ruhunda hırs, adâvet olduğu gibi nefsini iltizam ve nefsine itimadı vardır. Bu sırra binaendir ki dünya hayatında bazen galebe kâfirlerde olur. Ve keza kâfir, dünyada hasenatının mükâfatını filcümle görür. Mü'min ise seyyiatının cezasını görür. Bunun için dünya kâfire cennet (yani âhirete nisbeten), mü'mine cehennemdir (yani saadet-i ebediyesine nisbeten). Yoksa dünyada dahi mü'min yüz derece ziyade mesuddur, denilmiştir. Ve keza iman, insanı ebediyete, cennete lâyık bir cevhere kalbeder. Küfür ise ruhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır. Çünkü iman, kabuğunun içerisindeki lübbü gösterir. Küfür ise lüb ile kabuğu tefrik etmez. Kabuğu aynen lüb bilir ve insanı cevherlik derecesinden kömür derecesine indirir.
Reklam
Dördüncü Lem'a
Bak, şu semavatın denizinde yüzen ve şu zeminin yüzünde serpilen rengârenk mevcudata ve çeşit çeşit masnuata dikkat et! Göreceksin ki her biri üstünde Şems-i Ezelî'nin taklit kabul etmez turraları vardır. Nasıl hayatta sikkeleri, zîhayatta hâtemleri görünüyor ve bir ikisini gördük. İhya üstünde dahi öyle turraları vardır.
Şu gördüğün dünyayı, bütün lezaiziyle, sefahetleriyle, safalarıyla pek ağır ve büyük bir yük gördüm. Ruhu fâsid, kalbi hasta olanlardan başka kimse o ağır yükün altına giremez. Çünkü bütün kâinatla alâkadar olmaktansa ve her şeyin minnetine girmektense ve bütün esbab ve vesaite el açıp arz-ı ihtiyaç etmektense bir Rabb-i Vâhid, Semî' ve Basîr'e iltica etmek daha rahat ve daha kârlı değil midir?
Meselâ: Sen, namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini fesada verecek bir sebeb nefs-ül emirde varmış. Lâkin sen, ona hiç muttali olmadın. Senin namazın ve abdestin hem sahihtir, hem hasendir. Hakikatta senden kabul edilir, çünki mazursun.
Vâiz hem âlim-i muhakkik olmalı -ki, tâ isbât-ı müdde‘â etsin-; hem hâkim-i mudakkîk olmalı -tâ, muvâzene-i Şerîat’ı bozmasın-; hem de belîğ-i mukni‘ olması şarttır.
Reklam
İhlâs ve rızâ-yı İlâhî yolunda zerre, yıldız gibi olur.
خُذْ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ اَحْسَنَهُ kaidesiyle sana hoş gelen şeyleri al, sana hoş görünmeyeni bana bırak, ilişme!..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.