Hz. Yusuf aleyhisselamın
kuyudayken yaptığı dua:
“Ey gâib olmayan şâhid! Ey uzak olmayan yakın! Ey mağlûb olmayan gâlip! Şu içinde bulunduğum durumdan kurtulup çıkmamı nasip eyle! Beni bu içinde bulunduğum durumdan kurtar.Ey her belayı kaldıran, her duayı kabul eden, kırık kalpleri saran, iyileştiren, her güçlüğü kolaylaştıran, her garibin
Mabel'den ya da Sezen'den dinleyince daha bir ağır geliyor sanki...
youtu.be/BlmzHf6ywkQ?si=...
Kaç sene oldu zaman durdu?
Deniz öyle hep aynı dünya bilinmez
Taş duvar aynı kaldı
Ümit öylece kaldı da ümit edeni, söyle kim aldı?
Kaç devir geldi? kaç nesil geçti?
Yürek öyle sevdalı yollar kavuşmaz
Hasretin ne tadı kaldı
Sabır öylece kaldı da sabredeni, söyle kim aldı?
Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz
Dünya ne sana ne de bana kalmaz
Sultan Süleyman'a kalmadı
Böyle hiçbir kitap yazmaz
Kaç çiçek soldu? hani bu sondu
Hani bir sarı fırtına koptu zamansız
Kaç tohum filiz dondu?
Hani bir acı yel savurdu yürekler, son defa vurdu...
Bu dünya ne sana ne de bana kalmaz
dünya ne sana ne de bana kalmaz
sultan `süleyman'a kalmadı
böyle hiçbir kitap yazmaz, dıye vaşlıyırum kendimce incelememe.
. "Kanuni Sultan Süleyman'ın iktidar yılları daha 17. yüzyıl yazarları tarafından Altın Çağı olarak tarif edilmişti. Aslında bu dönem hayatın siyahla beyaz arasındaki bütün renklerini içinde barındırıyordu. Tahta çıkarken tek evlat olmanın rahatlığını yaşayan Kanuni, saltanatı sırasında iki oğlu ile altı torununu öldürttü.
"İmparatorluğun büyük fetihlerle bir dünya gücü haline gelmesi de, ilk defa Harem-i Hümayundan bir hasekinin, Hürrem Sultanın siyasette aktif rol oynaması da bu dönemde oldu..
Padişahın şair kişiliğine oldukça yer veriliyor. Hem Şehzade Bayezid ile olan mektuplaşmaları hem de Hürrem Sultan ile olan mektuplaşmaları detaylıca anlatılıyor. Bir de diğer kitaplardan farklı olarak o dönemde sapkın fikirlerinden dolayı idam edilen din adamlarına da çok yer veriliyor
.Sultan Süleyman gibi güçlü ve zengin bir liderin bile dünyadan geriye bir şey alamamış olması, dünyanın geçici niteliğini ve dünyevi zenginliklerin önemsizliğini öne çıkarır..
Hepımızın bildiği meşhur o sözü de unutmafan yazayım dursun
"Allahım! Onlar yaya ve yalın ayaktırlar; Sen, onlara binecek ver!
"Allahım! Onlar çıplaktırlar; Sen, onları giyindir.
"Allahım! Onlar açtırlar; Sen, onları doyur!
"Allahım! Onlar fakirdirler; Sen, onları fazlın ve keremin ile zengin eyle!"
Sonra da, dilinden düşürmediği duasını tekrarladı:
"Allahım! Bana yaptığın vaadini yerine getir! Allahım! Bu bir avuç mücahidi helâk edersen, artık Sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz!"
MEÇHUL ŞEHZADE: DELİ KURT
1403 yılının sonlarıdır. Üstü örtülü bir kağnı gecenin karanlığında ilerlemektedir. Genç bir atlı tedirgin bir şekilde kağnıyı yönetmektedir. Kağnıda Yıldırım Bayazıd'ın oğlu İsa Beğ'in eşi Bala Hatun vardır. Bala Hatun hamiledir. Osmanlı sipahisi Çakır Ağa onu sütanasının evine götürmektedir.
Çakır Ağa, İsa