Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sanat varsa, sanatkâr?
Charles, Cambridge'e gelirken biriktirmiş olduğu koleksiyonları da getirmişti. Kelebeklerin kanatlarına baktığı zaman ondaki estetiği kaç sanatçının yakalayabileceğini, ya da küçük ama sert kabuklu bir böceğin ayaklarindaki kıvrıma bakınca, hangi mekanikçinin böyle ustaca bir düzenek yaratabileceğini düşündü. Küçücük bir yeşil yaprağın içinde, hiçbir mühendisin planlamaya dahi cesaret edemediği damarların dizaynı ve bu damarların yaprağa hayat veren suyu nasıl taşıdıklarını düşündü.
Sayfa 85 - Etkin Yayınevi, 6. Baskı Haziran 2011Kitabı okudu
64 syf.
7/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Arkadaş, Audrey Hepburn hayranı ve ben de sinema dünyasındaki ününü biliyorum. Güzelliğini de biliyoruz. 23.sayıyı bu yüzden almıştık. İlk kez Kafkaokur alışımız Audrey'in güzelliği sayesinde oldu. 24'ü de yine bir arkadaş vesilesiyle okumuş oldum. Ben inadına bu dergiye para vermem; şeffaf dosya mı, naylon mu ne diyorlar, çıkaracaksınız onun içinden. Vardır sanırım herkesin bir takıntısı... Nazan Bekiroğlu'lu sayfalar güzeldi. Anlaşılan kendisi öyle bir yazardır ki, hakkında bahsetmek dahi ismi geçen sayfalara "ruh" katmış. Yoksa ki "ceset" gibi bir dergi. Oysa düzeni, özeniyle tam notluk bir dergi olduğu itiraf edilmeli. Kaan Murat Yanık'ın yazısını görünce çok sevindim. İzdiham'dan biliyorum ve emindim ki ne yazmışsa güzeldir. İnanın bu sayıda okuyacağınız en güzel ve akılda kalıcı yazı bu - "Kokunun İzi". Nazan Hanım kendisiyle yapılan röpartajda "sanatkarca huzursuzluklarım" diye ifade kullanmış. Eleştirmek istiyorum. Huzur yerine hüzün olmalı. 'Huzur' varsa, 'huzursuzluk' yoktur. Var varsa, yok yoktur örneği gibi. Huzursuzluk, huzuru keşfedene kadar izafi olarak kullanılan - eğer duygusal bir durumdan bahsediyorsak- bir anlayıştır. Huzur bir kez "ele geçince" (doğrusu o biz ele geçirir, fetheder) bir daha çıkmaz. Bu yüzden huzura kavuşmuş kişi için huzursuzluk diye bir anlayış ortadan kalkar. Buradan hareketle anlıyorum ki Nazan Bekiroğlu ya huzuru keşfedememiştir ya da huzurla hüzünü ayıramamıştır. Sanat ve sanatkar(ca) anlayışları yanına 'hüzün' daha yakışır ve uygun olan kelime... Bitti.
KafkaOkur - Sayı 24 (Şubat 2018)
KafkaOkur - Sayı 24 (Şubat 2018)KafkaOkur Dergisi · Kafka Okur Dergisi Yayınları · 2018675 okunma
Reklam
“Sanatlı bir eser, sanatkârı icab eder. Eğer bir sanat varsa, mutlaka o sanatın bir Sanatkâr'ı vardır...”
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
tirende bir keman||
tirende bir keman mustafa kutlu'nun kaleminden okuduğum ilk kitap olur. okuduğum en kaliteli ama en kederli hikayelerden biriydi. kenan cibali'de oturan, tıpkı dedesi ve babası gibi başarılı bir keman sanatçısı. ve hatta kenan’ın oğlu sadullah da aynı şekilde keman sanatçısı oluyor sonradan. bu hikaye müzisyen bir ailenin üç kuşağının, hayatın bir yerden diğer bir yere savurduğu insanların hüzünlü bir hikayesi. istanbul'un cibali mahallesinden tren yolculukları ile beraber anadolu'nun içlerine doğru yola çıkan bu sanatkar ailenin yaklaşık otuz yıllık serüvenini okuyoruz bu hikayede. bu kitap tek bir kişinin anılarından ibaret değil, içinde 3 kuşak müzisyen ve onların "kederli kaderlerini" içeriyor. bu kitap okuru içine hapseden bir hikaye. olayların içinde yaşayan kahramanlarla aynı hisleri paylaşmak çok güzel bir duygu ve bunları hissettirebilen bir yazar olan mustafa kutlu bundan sonra sık sık okuyacağım yazarlardan biri oldu. hikaye bittiğinde çok kalın bir kitap okumuş gibi yoğun duygular hissettirebilecek bir anlatıma sahip. hele bir de türk sanat müziğine ilginiz varsa kitapta bu bolca bulunuyor. sıkılmadan, hayretle, heyecanla, hüzünle okuyabileceğiniz bir kitap.
Tirende Bir Keman
Tirende Bir KemanMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 20153,918 okunma
Şeyhül müverrihin Ahmet Kabaklı'nın sunuş yazısıdır
Osman Yüksel'ler bu milletin ruh, iman, gelenek köklerine bağlı taşkın zekâlı çocuklarıdır. Yolsuzluklara, kötülüklere, dinsizliklere, saçma sapan yeniliklere, nursuzluk ve dönekliklere karşı içlerinde mukaddes bir isyanla İstanbul veya Ankara'ya giderler. Çoğunlukla "taşra"dan, bir kasabadan veya köyden gelirler. Gönüllerinde memleketi
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.