بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
İsvicre de Dört resmi dil Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romence'dir. Her biri farklı bölgelerde konuşuluyor. Bu, herhangi bir uluslararası öğrenci için bir rüya yapar! Başkenti Bern dir
Adı Fransızca'dan gelmesine karşın Türk mutfağına özgüdür. Supangle yani fransızcada "ingiliz çorbası" anlamına gelen "soupe anglais"
2020'de 133 kitap 17 dergi ile toplamda 150 okuma hedefini tutturmuşum. Darısı 2021'in başına. Tabi sağlık ve huzurla.
1.İnsanlığın Yeme Tarihi-Tom Standage
2.Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm-
Zülfü Livaneli
3.Küçük Şeyler-Samipaşazade Sezai
4.Son Yaprak-O. Henry
5.Malte Laurids Brigge'nin Notları-
Rainer Maria Rilke
6.Kurutulmuş Felsefe
BAYRAM KELİMESİ ÜZERİNE
En eski yazılı kaynaklarımız olan Göktürk ve Uygur metinlerinde “bayram” mefhumunu ifade eden Türkçe bir kelime bu güne kadar tespit edilememiştir. Bayram mefhumunu karşılamak üzere Sanskritçe, Sogdça > Farsça, Arapça gibi dillerden Türkçeye giren kelimeler de Türk dilinin kuralları içerisinde yoğurularak
"Gökçe geçidin kıyısında, iki kıtanın ikisinde kurulu bir muamma memleket...
Mucizeler erbabı, çelişkiler ehli, güzeller şahı. Eskiler mutluluk kapısı derler, yeniler hezimet kapısı; işte o şehrin masalıdır bu masal."
Kitabımız birbirinden çılgın (kadınlar çılgın, İstanbul daha da çılgın) 29 hikâyeden oluşuyor.
Sırasıyla
Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar teyemmüm yapılarak kılınıyordu. Yolculuk böyle sürüp
giderken, bir müddet sonra Yavuz Sultan Selim atından
indi ve askerinin önünde mütevazı bir şekilde iki büklüm
olarak yürümeye başladı.
Askeri erkan hayret ve şaşkınlık içindeydi. "Atların bile kanının kaynadığı ve çok zor gittiği bu çölde sultan acaba niçin atından inip yürümeye başladı'' diye kendi aralarında
konuşmaya başladılar. Askerler de atlarından inip yürümeye
başladılar. Paşalar, Yavuz Selim Han'm can ciğer arkadaşı olan
Hasan Can'a; "Hünkar 'a sorsanız, acep bu ne iştir?" dediler.
Hasan Can Yavuz Selim'e merakla "niçin atından inip yürüdüğünü" sorunca Yavuz şöyle der: "Görmüyor musun
Hasan, önümüzde elinde siyah sancakla Allah(c.c) 'in Resul'ü
Fahr-i Kainat (sav.) yürüyor. O alemler sultanı yaya yürürken
biz nasıl at üstünde olabiliriz.
Öyle bir adım ki paha biçilemez.
Öyle bir cesaret ki karlı dağları aşar.
Yürekleri gövdelerine sığmaz,
Sancak bir an bile ellerinden düşmez,
Çünkü VATAN SEVGİSİNE SOĞUK İŞLEMEZ...
Allahuekber Dağlarında şehadetliğe yürüyen 41.000 vatan sevdalımıza rahmetle..#22.12.1914🇹🇷🏔❄️🏴
‘Sarıkamış Türküsü’:
m.youtube.com/watch?v=tRByPxQ...
✍🏻
Bedirhan Gökçe’den ‘Sarıkamış Destanı’ dinleyelim:
m.youtube.com/watch?v=ayS9MU5...
Hristiyan dünyasının asırlardır tartıştığı Victor Hugo’nun Hazreti Muhammed (SAV) için yazdığı dizelerin tam metni Türkçeye çevrildi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim üyesi Yakup Yaşa tarafından uzun araştırmalar sonrası orijinal metnin üzerinden 'Mahomet' şiirinde Hugo Hz. Muhammed'in
Zübeyir Ağabey, dersin ardından "ÜSTAD" sıfatını başkasına yakıştırmayı kabul etmediğini belirtme amacıyla, bu şiiri okuyordu. “Bir Üstad tanıyorum, o da Bediüzzaman”…
Bu şiir Allah rahmet etsin M. Emin Birinci Ağabeye aittir.
BİR ÜSTAD TANIYORUM
Bir Üstad tanıyorum, O da Bediüzzaman,
Bir Üstad tanıyorum, En büyük kahraman,
Bir Üstad
... 1514 yılında Yavuz Selim tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır. Yalnız bu arada Hakkariye Beyliğinin 1450-1600 yılları arasında başkenti olmuştur. Van Gölü güneyinde yaşayan Hakar adlı bir göçebe aşiretinin adından dolayı Araplar tarafından "Hakkâriye" (Hakanların şehri) denmiştir. Bu bölgeye Türkler "Hakkâri". kasabaya da "Çölemerik" adını vermişlerdir. Osmanlı döneminde Erzurum'a bağlı iken 1876 yılında il, 1888 yılında Van eyaletinin sancak merkezi olmuştur. 24 Mayıs 1915-22 Nisan 1918 yılları arasında 3 yıl kadar Rus işgalinde kalmıştır..
Sayfa 244 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu
... 1514 yılında Yavuz Selim tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır. İskender'den bu yana işletilen gümüş ocakları nedeniyle "Gümüşhane" adını taşımaktadır. Selçuklular zamanında Erzincan'a, Osmanlılar zamanında Erzurum'a, Tanzimattan sonra Trabzon'a bağlı bir sancak merkezi olmuştur. XIX. yüzyıl sonunda Osmanlı-Rus savaşları nedeniyle nüfusun çoğunun şehri bırakmış olması yüzünden gümüş madeni refahı sona ermiştir. 19 Temmuz 1916-28 Şubat 1918 tarihleri arasında Rus işgalinde kalmıştır...
1923 yılında il olmuştur.
Sayfa 242 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu