Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mazisi ve mefahiri olmayan milletler bile kendilerine bir mazi, bir millî destan uydururken, biz binlerce yıllık şanlı bir fütuhat, teşkilât ve medeniyet tarihimizi inkâr ederek bir prensip halinde çingeneleşiyorduk.
Sayfa 291 - Kamer YayınlarıKitabı okudu
Şu ne başı, ne de sonu olmayan toprak Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak Bize hayat, bize tarih, mazi yaratır. Mazi köhne kitap değil şanlı bir satır...
Sayfa 56
Reklam
Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?
Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?
Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?
"Sen" Şiiri
Ey ömrünü bir gayeye vakfeyleyen insan, Göğsündeki imanına mazi bile hayran!.. Tebrik ediyor, bak seni, mabedler ezanlar, Ey Hak yolunun yolcusu: Kurban sana canlar!.. Oldukça o yüksek idealler sana hakim, Sarsılmayan imanına zincir vuracak kim! Alkışlıyor iclalini göklerde melekler, Atide nesiller, senin irşadını bekler!.. İnsanlığa örnek ideal ufkuna yüksel; Kopsun seni artık, canevinden vuracak el!.. Dünyalara hükmettiğimiz günleri yad et… Mabedleri, kürsileri, minberleri şad et… Ey şanlı emel kaynağı, Nur çehreli yıldız!.. Ruhumdan kopan fırtınalar senden alır hız!.. ALİ ULVİ KURUCU
Reklam
toprak mazi
En mukaddes iki ‘‘var’’a böyle söversen, Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen, İleriye bakamazsın, gözün kamaşır. İstikbali kucağında bu mazi taşır... Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi? Kara toprak yine bizden gıda almasa Kalır mıydı aramızda bir töre, yasa? Mâzi bizim atamızdır, toprak
toprak mazi
Hakikât ne şu göklerin derinliğinde, Ne suların şairane serinliğinde... Aristo'nun mantığında zerresi yoktur, Pisagor'da, Eflâtun'da nebzesi yoktur. Mefkûreler âleminde olunca kıtlık Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık; Bir budala “zulüm yeter” diye haykırır, Bir it çıkar, “proleter” diye haykırır! Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan, Froyd denen Yahudi'ye gider, verir can... Kimi kördür... Kendisine büyük gelir pek Lenin denen o maskara vatansız köpek... O ne felsefenin, ne de dinin hiçinde, O, toprağın asırlardan beri içinde... Hakikâti bulmak için onu eşmeli, Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli. Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur, Derinleşen, hakikâti toprakta bulur. Şu ne başı, ne de sonu olmayan toprak Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak Bize hayat, bize tarih, mâzi yaratır. Mâzi köhne kitap değil şanlı bir satır...
Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü. Yabancılar bir gün yine akın ederse Ve zaferi kendisine yakın ederse Sevgilimi aldı diye bu kara toprak Tarihin ün meydanından uzak kalarak O toprağın uğuruna sen can vermez misin? Bu mazi ile bu toprağa küfürden sakın, Kendine gel, iradeni üstüne takın! Savaşları, türeleri, yasalarıyla, Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir… Hey arkadaş! Sapıtmışsın, doğru yola gir; Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın… Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın! Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır… Ve bunları inkar eden, bilki, alçaktır…
Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?
Reklam
“Arkasında olmasaydı şanlı bir mâzi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gâzi?"
Bir anda uzun yıllar aşar hâtıralarla; İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla, Mâzideki kanlar, düşünüşler ve sedâlar İnsan denilen fertleri birbirine bağlar! Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır, Hayvanların ancak dünü, mâzisi sağırdır. Mâziyi unutsak bile mâzi kökümüzdür, En tatlı gülen yüz bize mâzideki yüzdür. Geçmişte yatar şanlı zaferler, nice haklar! Tuğrul Beğ'i, Alp Arslan'ı mâzi bize saklar! Mâzideki bir şanlı fasıldır Kılıç Arslan! Kâfirlere bir sor ki nasıldır Kılıç Arslan! İnsanları yüksekte tutan: Hâtıralardır! Can verdiğimiz şanlı vatan: Hâtıralardır! Bilmezsen eğer geçmişi, toprakları git, kaz; Otlarla böceklerde dünün yâdı bulunmaz, İnsansa bütün yâdı aşar hâtıralarla. İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla...
Bugünkü manzaraya bakınca, Müslümanların, dünya tarihinde rasathanelerin kurulmasına ve astronominin ilerlemesine öncülük etmiş olduklarını zihinde canlandırabilmek neredeyse imkansız. Şimdi sadece kitaplarda rastladığımız o şanlı mazi bir serap veya masal olmadığına göre, neyi neden kaybettiğimizi derinlemesine düşünmek kaçınılmaz bir görev bugün.
Sayfa 52 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Türkeş ile Cemal Gürsel'in ilk münasebeti 1942 yılında gerçekleşmiş ve Türkeş, Gürsel ile kendisi arasında Ziya Gökalp'ın fikirlerine bağlılık, memleket sevgisi, milliyetçilik" gibi müşterek tarafları bulunduğunu, bundan ötürü aralarında önemli bir "muhabbet" geliştiğini ifade etmiştir. Gürsel ile tanışma mazi­ si, 27 Mayıs'ın oldukça evveline dayanan Türkeş'in, Gürsel ile darbe öncesinde ilişkileri de dikkat çekicidir.
467 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.