Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
KALP AĞIR BIR YÜKTÜR
Hayao Miyazaki'nin Oscar adayı olan animasyon filmi Yürüyen Şato'nun asıl hikâyesi…
Söylentiler o dur ki yazarımız Diana Wynne Jones bir gün rastgele bir okula kitapları için söyleşiye gider ve orada olan bir miniğimiz ondan kendi kendine yürüye bilen bir şatonun hikayesini yazmasını ister ve bizim can yazarımız hemen işe koyulur.
Miyazakinin her yapıtı benim için mihenk taşları gibidir ve Howlun yürüyen şatosu da öyle. Böyle bir hayal gücü ve yetenek görülmüş değil.
Hikâyemize gelecek olursak 3 çocuklu bir ailenin en büyük kızı olan Sophie nın babasının emaneti olan şapkacı dükkanını çalıştırken günlerden bir gün onu ziyaret eden Çöl cadısı tarafından büyülenmesi.
Ve hayatının tepetaklak olduğu zamanlarda kendini genç kızların kalbini çalan Howlun şatosunda bulması.
Howl gibi kalpsiz ve bencil olan bir büyücü kim bilir neler yapacak bizim Sophie'mize. Yalnız Howl haddinden fazla yakışıklı ve çekici ona göre ^-^
Ateş cinimiz Calcifer ve minik yardımcımız Micheal i unutmayalım.
Ha bir de farklı bir süpriz ile gelen Şalgam Kafayı. Merak etmeyin onlar bizden yana :)
Fantastik ve bir o kadar güzel bir dünya olan bu başyapıtın herkes tarafından okunmasını ümit ederim.
Peki Howl bu kadar kötü mü?
Sophie gibi sıradan bir kız onu kazanabilecek mi?
Ya da büyü ortadan kalkacak mı?
Bu soruların cevabını bulmak için
Yürüyen Şatoya gitmek gerek ;)
Tevafuk bu ya, kitaba başladığım yerin önünde bir pazar manzarası yüz metre ilerisinde de gümüşi yaprakları rüzgârda titreyen bir iğde ağacı vardı. Bir bozkır kokusuyla başlıyor kitap. Ellerinde bozkır yorgunluğunu, çehrelerinde bozkır kavrukluğunu barındıran çocukların bulunduğu diyarlardaki canına yandığımın iğdesini anlatarak başlıyor Mustafa
Kitaptaki karakterler farklı insan davranışlarını temsil ediyor. Kör adam açgözlü, Demirci bencil, Kuyumcu savurgan, Müezzin sabırsız, Şapkacı ise kıskanç. Okurken hiç sıkılmıyorsunuz. Ahmet Ümit polisiye çizgisinin dışında,büyüklere masallar yazmış. Dilerim kitabı okuyan herkes yaşamına yön vermek için kendi payına düşeni yapar. Ve ne kadar büyürse büyüsün içindeki çocuğu dinler.
Bazı kitaplardan öğreneceğin çok şey vardır.Bu kitap anlayarak okuayana rehber olur diyebilirim.Kitapta ki karakterler seçimi ne özenliydi öyle 1 saat gibi bir sürede bitti.Heyecanlı akıcı ve ders çıkarmalı bir kitap..
Kendini öven övdürmeyi seven bi padişahın bile gün gelip ders çıkardığı 5 adamın hikayesi.
Kim mi bu adamlar:
Biri dünyanın en güzel şapkalarını yapan ama "Kıskançlığı" yüzünden ailesini kaybeden -"şapkacı"-
Diğeri en güzel sese sahip "Sabırsızlığından" sevdiğini kaybeden -"müezzin"-
Diğeri şekilsiz demirlere verdiği motiflerle hayret içinde bıraktıran ama "Paylaşımcı" olmayan -"demirci"-
Bir diğeri ülkenin en güzel altınını yapan ama "Har vurup harman savurganlığı" yüzünden ailesinden bile olan -"kuyumcu"-
Ve en son olarak "Açgözlülüğü" yüzünden gözlerini kaybeden -"köradam"- hikayelerini okuyacaksınız.
197 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Çoğumuzun daha ilkokul sıralarındayken Cin Ali ve Ayşegül serilerinden sonra eline alıp okuduğu, Alice'in tavşan deliğinin altındaki dünyasında kendini bulduğu, bir gün elinde saati olan bir tavşanla karşılaşma düşlerinde daldığı, daha sonra karşımıza filmi ile çıkıp kafamızdaki çılgın şapkacı modelini silip yerine Johny Deep i kafasındaki o kocaman şapkayla yeniden çizdiği (sizi bilemem ama bu benim için böyle oldu) Alice Harikalar Diyarında öyküsünün felsefe alanında uzman kişiler tarafından yeniden yorumlandığı makalelerden oluşan kitap...
-Aaa bak gerçekten - bu hiç aklıma gelmezdi -bu Alice de neymiş ama -yok artık Descartes'ten de mi, bu adamı da hala çözemedim -bunu Socrates'in söylemediğine emin miyiz -Alicein de Wittgenstein'den aşağı bir yanı yokmuş gerçekten... Tepkileriyle okudum kitabi.
Evet, Alice'nin Chesaire kedisi ile olan konuşmalarında, 'kellelerini alıııın' a karşı söylediklerinde ve kendini sorguladığı zamanlardaki felsefi söylemleri fark edip yorumlamak için bu kitabı okumaya gerek yok. Tabii bir kitabı okurken neleri kaçırabildiğini fark etmek, bu çocuk kitap benim anlayabileceğimden çok daha karmaşıkmış , yok artık bunun altından bu kadar karmaşık bir soru nasıl çıkar demek için ideal bir kitap...
(Bu kitaba bir kitabın incelemesi olarak bakıyorum şu an ve kitabı incelemeye çalıştığım için affınıza sığınıyorum)
Uzun lafın kısası acayip bir kitap. Felsefe ilginizi çekiyorsa kaçırmayın derim, Yok ilginizi çekmiyorsa aman iki adım uzak durun :))
541 syf.
7/10 puan verdi
Kalpsiz yazarın bir önceki Ay Günlüğü serisine göre oldukça farklı. Yine bir masalın değiştirilmiş hali ama oldukça fantastik ve ilk seriye oranla daha masalsı. Alice Harikalar Diyarında'ki meşhur kötü Kupa Kraliçesi hakkında. Ne yaşamışta bu kadın böyle olmuş? sorusunun cevabını kendi usulüyle vermiş yazar. Ben içerik itibariyle Levana'ya çok
Gözleri görmeyen Nimet ile Cesur, şehrin öbür ucundan her gün balon satmaya gelen Duran, gizemli Doktor, Pislik Ateş, Dürümcü Baba, Şapkacı Bacı, Battal kısacası Rüzgarlı Pazar'ın tüm sakinleri bu hikayede:) Yoksul insanları anlatıyor Kutlu. Çoğu iş bulup çalışmak için Anadolu'dan göç etmiş, yersiz yurtsuz kalmış insanlar. Her biri 'ben çektim evladım çekmesin' düşüncesiyle çırpınıyor. Çünkü yoksulluk en çok çocukları etkiliyor. Neyseki kendileri gibi temiz yürekli insanlar kol kanat geriyor onlara, ellerinden geldiğince.
Hikayeye baktığımızda mekanlar tanıdık, insanlar tanıdık ama böylesine tanıdık bir hikayeyi masal tadında anlatmak tam da Mustafa Kutlu'dan beklenen bir mağfiret. Herkese tavsiye ederim.
"Vay canına!" dedi Alice. "Sanırım bir kitap yorumunun içine düştüm!"
Dönüp Şapkacı'yla Mart Tavşanı'na baktı.
"Baksanıza... İşte 1000kitap sayfasındayız; yukarıda da kitabın adı, yazarı ve fotoğrafı duruyor. Ama burada ne işimiz var? Acaba kitabın konusunu ve ana fikrini mi açıklayacağız?"
"Konu falan yok," dedi Mart Tavşanı itiraz ederek.
"Fikir mikir de yok," diyerek onu onayladı Şapkacı. "Hem yorum okumak istiyorsan bloga (yaprakonur.wordpress.com/2017/06/23/alic...) gitmelisin."
Kalbimi affettim Stéphanie Laurens
İnatla kadının kitaplarını okumaya devam ediyorum ama gerçekten öyle uzun öyle uzatmali ki kitapları bazen hadi ama artık bağla diyorsun. Ama işte inat tabiki bende başladım mı bitirmem lazım. Neyse kitabı beğendim ama oğlumuzun yavaş yavaş kalp kazanma taktiği hoşuma gitti. İki kayıp çocukla başlayan serüven hoştu diğer aynasız ile şapkacı kızin hikayesi de güzeldi . Bes yüze yakın sayfa yine de bitti merak ettim yani sonucu neyse okumaya kendine eziyet etmek isteyenlere öneriyorum
197 syf.
·
Puan vermedi
Alice Harikalar Diyarında çoğumuzun en sevdiği çocuk kitaplarındandır. Ve birçok kitap gibi çocukluğumuzda kalmaz, unutamayız onu; herzaman okuma listemizdedir.Absolem, Cheshire Kedisi, Çılgın Şapkacı ile hasret gideririz. Neden genelleme yaptığımı bilmiyorum ama enazından benim için öyle bir kitaptır Alice... :)
Bir nebze peri masalı tadı aldığım bu kitabı tamamen felsefi düşünce kitabına çevirdi, Alice Harikalar Diyarında ve Felsefe... -Her şey zaten bir çocuğun doğasına uygun olarak "merak"la başlamıştı ve değişimlerinin sebebini ve varlığını sorgulayan bir kişiye dönüşmüştü Alice. Bu açıdan aslında, herzaman felsefe ve sembollerle dolu bir kitaptı; sadece bazılarımız bunu zamanla öğrendi. Ben de onlardan biriyim.-
Lewis Carroll a ait bu eseri çocuk kitabı olmaktan çıkaran felsefe doçenti R.B. Davis editörlüğünde yayımlanan bu kitap,dört kısımdan oluşuyor. Alice Harikalar Diyarında kitabını tekrar okuduğumuzda bizleri farklı düşünmeye sevkedecek, etkileyici, merak uyandıran bu eseri Alice ve felsefe severlere tavsiye ederim. İyi okumalar...