Boş bir odaya belli bir miktarda gaz verildiği zaman, oda ne kadar büyük olursa olsun; gaz odanın tamamına yayılır. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, acı da insanın ruhuna ve bilincine tamamen yayılır. Dolayısıyla insanın çektiği acının “büyüklüğü” kesinlikle görecelidir.
Sevgi, sevilen insanın fiziksel varlığının çok çok ötesine geçer. Sevgi en derin anlamını, kişinin tinsel varlığında, iç benliğinde bulur. Sevilen kişinin gerçekte orada olup olmaması, yaşayıp yaşamaması, bir anlamda önemli olmakta çıkıyor.
Sözlerinizdeki duygu yükü ne kadar fazla olursa, acınızın da o kadar derin olacağını aklınızdan çıkarmayın. Öfke saçan kelimelerin altında genellikle bir acı vardır. Acı sizi öldürmeyecektir. Öfkeyse gerçekten öldürebilir.
Lipton, bilinçli anne babalık şeklinde adlandırıldığı ebeveynliğin önemini vurgular. Bilinçli anne babalık, gebelik öncesinden doğum sonrası gelişimi süresince bir çocuğun gelişiminin ve sağlığın anne babasının düşünce, tutum ve davranışlarından derin şekilde etkilenebileceğinin farkında olarak ebeveynlik yapmaktır.
Jung, bilinçli olmayan ne varsa, kader olarak deneyimlenecektir, der. Diğer bir deyişle farkındalık kazanmadığımız müddetçe muhtemelen bilinçaltı kalıplarımızı tekrarlamaya devam ederiz.
Kitabın başında bilimsel açıklamalar vs. fazlaca yer verildiği için baya sıkıldım. Kadını tasvir ederken eşkenar üçgen benzetmesi yapılınca ???? böyle oldum Ama bütün kitap boyunca çok şükür böyle devam etmedi. Kitap ilerledikçe hikaye ön plana çıktı. Yorum olarak ortalama bir kitap olarak değerlendirdim.
MürebbiyeHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,4bin okunma