Kendimi bırakmak, unutmak, uyumak istiyorum. Ama yapamıyorum bunu; boğuluyorum: varoluş her tarafımdan, gözlerimden, burnumdan, ağzımdan içeri dalıyor. Ve birden, perde yırtılıyor, anladım artık, kavradım.
Bulantı yakamı bırakmadı. O kadar çabuk bırakacağını da sanmıyorum. Ama onu, bir dert gibi duymuyorum artık. Bu geçici bir huysuzluk ya da bir hastalık değil; kendi öz varlığım.