256 syf.
·
Puan vermedi
Ah Poirot
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bazen öyle gerçekler vardır ki; yaptığı işe ve adalete deli gibi tutkun insanları bile vicdan muhasebesine götürür. Yıllar önce küçük bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan, sonra da ortadan kaybolan cani bir katilin sonunun, asla mışıl mışıl uykusunda ölmek olmasını kimse istemez. Bir gün bu katil bir kompartımanın vagonunda, uyurken cinayete kurban giderse ve bu cinayetin ardında yıllar öncesindrn gelen soğuk bir intikam varsa, bu cinayeti işleyenler suçlıkabul edilebilir mi? Edilirse de gelmeyen adaleti sağladıkları için polislere teslim edilebilir mi? İşte poirot'u bir çıkmaza götüren soru da tam olarak bu. Bir yanı adaletten şaşmayan dedektif olarak doğruyu yapmasını söylerken, diğer insan yanı hak ettiğini bulduğunu söyler ve poirot kendi içinde büyük bir savaş verir. Üstelik cinayeti işleyenler de suçun farkındadır ve hepsi ille biri teslim edilecekse o kişinin kendisi olması gerektiğini söyleyerek erdemli insanlar olduklarını ve cinayeti zevkle işlemediklerini açıkça ortaya koyar.bu anlamda okuyan her insanın da kendisini sorgulamasını sağlayan bir eser. Ayrıca Agatha Christie’nin bu eseri İstanbul Pera Palasta yazmış olması da ayrıca özel kılıyor.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201926,3bin okunma
Gerçekler ne kadar saklanabilir ki?
" Platoncularla Demokritoscular arasında eski savaş alevleniyor..."
Sayfa 379 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okudu
Reklam
304 syf.
9/10 puan verdi
·
30 saatte okudu
Foyası ortaya çıkan Batı
Avrupa tarihine başlangıç için tercih edilebilecek bir kitap. Avrupa tarihi ile ilgili az bilinen ilginç gerçekler. 300 Spartalı'dan Hitlere, ilkçağ'dan 20. Yüzyıla... İlginç tarihiyle Avrupa. "Roma'nın kuruluşu ve biraz da tesadüflere bağlı olarak yükselişi, Holywood'un 300 Spartalı'sının gerçek ve çarpıcı hikâyesi,
Avrupa Tarihi Üzerine Yazılar
Avrupa Tarihi Üzerine YazılarÖnder Kaya · Kronik Kitap · 2018479 okunma
Bir şeyin nasıl değil neden yapıldığını öğrenmek istiyordu. Bu utandırıcı olabilir. Birçok sey hakkında 'Neden' diye sorarsan ve bunu sürdürürsen, sonunda epey mutsuz olabilirsin. O zavallı kızın ölmesi onun açısından daha iyi oldu. Evet, ölmesi. Neyse ki onun gibi tuhaf insanlara sık rastlanmıyor. Çoğu yılanın başını küçükken nasıl ezeceğimizi biliyoruz. Çivi ve tahta olmadan ev inşa edemezsin. Bir evin inşa edilmesini istemiyorsan, çivilerle tahtaları sakla. Bir insanın siyasi açıdan mutsuz olmasını istemiyorsan, bir meseleyi iki farklı açıdan sunma ki kaygılara kapılmasın; tek bir açıdan sun. Daha da iyisi, hiçbir açıdan sunma. Bırak savaş diye bir şey olduğunu unutsun.Hükümet verimize, kadroları fazla şişkinse ve vergi manyağıysa, insanların onunla ilgili kaygı duymasındansa hükümetin bunların hepsi birden olması daha iyi Huzur, Montag. İnsanlara en popüler şarkıların sözlerini, eyalet başkentlerinin isimlerini veya lowa'da geçen sene ne kadar mısır yetiştiğini hatırlayarak kazanacakları yarışmalar vereceksin. Onları yanmaz verilerle dolduracaksın, gerçekleri boğazlarına tıkıştıracaksın, öyle ki kendilerin tıka basa doymuş ama onca veri sayesinde kesinlikle zeki hissedecekler. O zaman, düşündükleri hissine kapılırlar...hareket etmedikleri halde hareket ediyormuş gibi hissederler. Ve mutlu olurlar, çünkü o türden gerçekler değişmez. Onlara bir şeyleri yorumlamaları için felsefe veya sosyoloji gibi kaygan zeminli şeyler vermeyeceksin. O yol melankoliye çıkar
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
1944, Japonya, Fukuoka Hapishanesi… Hapishane’nin en gaddar gardiyanlarından biri olan Sugiyama öldürülür. Cinayeti araştırma görevi ise, henüz lise öğrencisiyken savaş sebebiyle askere alınıp sonrasında inzibat olarak hapishanede görevlendirilen, annesinin sahaf dükkanı sayesinde kitaplara tutkuyla bağlanmış olan Yuiçi Vatanabe’ye verilir. Vatanabe katili ararken tüm oklar hapishanedeki Kore’li siyasi suçluların olduğu 3. koğuşa çevrilir. Soruşturmanın başında ortaya çıkan bazı gerçekler dikkatleri Japon İmparatoru’na suikastten tutuklanan Çö Çisu’ya yöneltir ve kısa sürede suçu itiraf eden Çö Çisu ile olay kapanma noktasına gelir. Fakat Vatanabe için hala soru işaretleri vardır. Soruşturma kapansa da o araştırmaya devam eder ve bir başka Koreli hükümlü Yun Dongcu üzerinden Sugiyama’nın hikayesini ve ikisi arasındaki birlikteliği öğrenmeye başlar. Hikayenin derinine indikçe yeni detaylar ve sürprizlerle karşılaşır. İki şairin öyküsü üzerinden metaforlarla dolu, savaş, yaşam, özgürlük ve şiir üzerine şaşırtıcı ve çarpıcı bir roman ortaya çıkmış. 1945 yılında Fukuoka hapishanesinde ölen ve şiirleri ölümünden sonra yayınlanmış şair Yun Dongcu’nun son zamanlarına dair yürek burkan bir kurgu. Vatanlarını, özgürlüklerini, dillerini ve isimlerini kaybeden Kore’liler etrafında savaşın ve istilacı Japon İmparatorluğunun acımasızlığını anlatan bir eser.
Yıldızlara Değen Rüzgar
Yıldızlara Değen RüzgarJung-Myung Lee · Doğan Kitabevi · 202427 okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
Sen toprağa tohum atarsan başak verir, buğday verir, ekmek verir, yaşam verir. Sen toprağa top güllesi atarsan da ölüm verir, acı verir, kan verir ve daha önce verdiği ne varsa onları senden bir bir geri alır... Şakası yoktur Toprak Ana'nın... 6. Sınıf öğrencimin elinde görüp okumaya talip olurken sonunda bu denli karmaşık duygular içerisinde olacağımı bilemezdim tabi.Hayatın gerçekleri deriz ya hani ,bu seferki gerçekler boğazınızda yumru olarak kalıyor.Yutamıyorsunuz… Tam İsrailin Gazzeye zulümler yaptığı bi zamanda okumam beni bi hayli etkiledi.Diğer kitaplarını okuduğumda ruhumun paramparça olacağını bilmeme rağmen kalemi bu kadar kuvvetli bi yazarla tanışmışken bırakmak istemem tabi.. Cengiz Aytmatov, Toprak Ana romanında erkekleri askere alınan bozkırın ortasındaki bir Kırgız köyünde geride kalanların çektiği sıkıntıları anlatıyor. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen cepheye çağrılma yaşı, anaların evlatlarını bir bir askere göndermesi, ayrılıklar, gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş. Cengiz Aytmatov, o her zamanki berrak ve akıcı üslûbuyla bizleri, adeta insanları öğütür gibi harcayan savaş düzeneğinin yarattığı trajedilerle sarsıyor
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202262,2bin okunma
Reklam
930 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.