Ne mutlu ruhta fakir olanlara, demesine gülenler ki aslında bu, tam da bu dünyada hiçbir zenginlik ya da ödül arzulamayanların zengin olduğu anlamına gelir; tüm mutluluğu maddiyata yerleştirenler, hayatı muhafaza etmeye uğraşırlar fakat bunun hayattan ziyade ölüm anlamına geldiğinin ve ebedi hayatın dindarlar için olduğunun farkına varmazlar.
Sayfa 58 - Can Yayinlari
İnsanları sahte hastalıklara düçar edip güya ilaç satanlar da onlar, insanlığı kurtaran da... Diktatörleri arayıp azdıranlar da onlar, gariban kitleleri diktatörlerden kurtaran da onlar... Demokrasi deyince de onlar, zenginlik, adalet, düzen, özgürlük ve haklar deyince de onlar... En yandaş teoriler de onlardan, en muhalif olanlar da...
Reklam
16. yüzyıldan itibaren denizaşırı imparatorluklar kurmaya başlayan Avrupalı güçler, büyüyen ve kârlı bir alandan kendilerine düşen payı olabildiğince büyütmeyi hedefliyordu. Bu alan uluslararası ticaretti. O sırada köklü olan merkantilizm teorisine göre, dünyadaki zenginlik miktarı sabitti Bunun sonucunda, her lider Avrupa gücü, uluslararası ticaretten olabilecek en büyük payı almayı hedefliyordu. Bu, dünyanın çeşitli yerlerinde bir dizi savaş çıkmasına neden oldu. Örneğin, 1756-1763 arasındaki Yedi Yıl Savaşları özellikle Britanya ve Fransa arasında bir çatışmaya sahne oldu; bu çatışmalar sadece Avrupa’da kalmadı, ta Karayipler, Kuzey Amerika ve Hindistan'a dek ulaştı. Bu güçler aynı zamanda yurttaşlar dışındaki herkesi anayurt ile ticaret yapmaktan men eden korumacı tedbirler yürürlüğe soktu. Onların kendi denizaşırı kolonicilerinin bile bu ticaretten faydalanmasına izin yoktu. Merkantilizme göre, koloniler yalnızca anavatanın yarar sağlaması ve kâr etmesi için kurulmuştu. Bu tür politikalar en nihayetinde, Britanya'nın Kuzey Amerika'nın doğu kıyi şeridindeki kolonilerinin 1776'da Birleşik Devletler olarak bağımsızlığını ilan etmesine neden oldu.”
Say Yayınları - Merkantilizmden Serbest Piyasa Kapitalizmine
Duce neticeden oldukça memnun kaldı ve bana, " Böylelikle toplumsal sınıflar arasındaki mesafeyi gerçekten azaltacağız. Sosyalizm herkese eşitlik ve herkese zenginlik derdi. Tecrübe bunun imkansız olduğunu kanıtladı. Biz ise herkese eşitlik ve herkese yeterince yoksulluk diyoruz."
Sayfa 87 - KronikKitabı okudu
Yazım yılı 1937.. Türk romanının izleksel yani tematik zenginlik gösterdiği böyle bir zamanda yayımlanır Kuyucaklı Yusuf. Daha romanın ilk cümlesinde farklı bir doğal ve toplumsal coğrafyayla karşılaşacağını anlar okur: ‘1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın’ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak Köyü’nü eşkıyalar bastılar ve bir karı
373 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.