* Gerçekte bütün devletlerin bütün devletlere karşı, ilan edilmemiş de olsa, doğa gereği bir savaşı vardır.
* Kendi kendini yenmek zaferlerin en başta geleni ve en güzelidir, kendine yenilmek ise bütün bozgunların en çirkini ve en kötüsüdür. Bu, hepimizin içinde kendimize karşı bir savaş olduğunu gösterir.
* İçimizde haz ve acı dediğimiz,
Onun ( Muhammed'in) yaratıcı yetenekleri veya beynine düşen olayları çarpıştırıp ders alma gücü, sıradan Mekke-Medine kentlilerinden farklıydı. Halk pratik ihtiyaçlarına göre Allah’ını seçer ve yönelirdi. Muhammed pratik ihtiyaçlarını karşılamasa da onları aşabilecek güce sahipti. Pratik ihtiyaçlar karşısında sızıldanarak erimektense, dünya
Devletler de, çoğuleyin bu fazlaya el koyan iktidarların oluşturduğu tahakküm yapılarıdır."Allah'ın fethedilen memleketler halkının mallarından Peygamberine verdikleri, Allah peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve onun yolunda olanlar içindir; ta ki o içinizden yalnızca zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey (devlet) olmasın.(Haşr
"Günümüzde Hollanda, çiçek ticaretinde oldukça baskındır ve 1600'lerin borsaları, gelecek-ticareti ve uluslararası ticaret döneminde geliştirdikleri sistem hâlâ dünya ekonomisini yönetiyor. Kolombus ve Pizarro'nun çağında İspanyolların basit zenginlik fikrine daha iyi bir çözüm buldular. Hatırlarsanız İspanyolların fikri; kiliseleri dekore etmek, savaş başlatmak, topraklara, Tanrı ve ihtişam adına el koymak için altın külçeleri eritmekti. Hollanda yöntemi, verimsiz toprakları ve parayı bir araç olarak kullanmaktı ki bu, modern yöntemimiz haline geldi. Bu yönteme kapitalizm diyoruz."
Sosyalizm herkese eşitlik ve herkese zenginlik derdi. Tecrübe bunun imkânsız olduğunu kanıtladı. Biz ise herkese eşitlik ve herkese yeterince yoksulluk diyoruz.
Fikirlerin çeşitliliği bizim için ortak bir zenginliktir, kır manzaralarının, çiçeklerin çeşitliliği gibi; ve savaş ve kin tohumu atmamaya başladığı andan itibaren ortak bir zenginlik, insani bir zenginlik haline geliyor.