“Yalnız ve dalgınsın -daha çok da kederli.
Gerisi, işte böyle kesik kesik sayıklamalar..
Dünyayı ikiye, üçe, beşe böldüler;
sen bütün dünyaların dışında kaldın.”
Anlaşılması zor bir kitap aslına bakarsan, filmini izlemiş olmak anlamayı biraz daha kolaylaştırabilir.
Çok akıcı, ne sürede ne kadar okuduğunuzu anlamıyorsunuz bile. Anlatımda bilinç atlayarak gidiyor ve aslında bu sayıklamalar olmasa bu kadar etkileyici olmazdı diye düşünüyorum.
Kurgusundan çok anlatımını beğendim diyebilirim.
“Beyin; Tanrı’nın insanı cezalandırmak için yarattığı bir işkence aleti. Beyin olmasaydı, hiçbir şey var olmayacaktı. Işığı bilemeyecektim, arzulamayacaktım onu. Burada olmayı kabullenecektim. Hayvansı bir yaşam yaratabilirdim burada.”
Onyedi Hece’den Aruoba’ya…
Japon şiir sanatı Haiku, bilinenin aksine dizelerce değil, on yedi heceye sığdırır onca duyguyu. Şaşmaz, ne onaltıda kalır, ne de onsekize ulaşır. Şiirle uğraşanlar çok iyi bilir ki, dizeler asla dize gelmez. Akan nehir gibi, her bir dize bir sonrakini doğurur. Ama şair asla, onyedi heceye sığdırmayı düşünmez dizeleri,
# Senden kaçtığımda kendime çıkamadığım bir dünyada, bolu tüneline hava karlıyken girip de güneşliyken çıksam, ne fark eder.
# Silah çeker gibi kaldırıyorum sigaramı, küfreder gibi çekiyorum. Öyle bir terliyim ki öyle bir yorgun sanırsın halı saha maçından dönüyorum.
# Sevdiği şeylerin yokluğuyla tehdit ve terbiye edilmiş yaramaz çocuklar, yetişkinlik dönemlerinde kaybetmekten korkan yaramaz çocuklara dönüşüyor. Kaybetmekten korkan insanlar evlenmez, risk almaz ve lens takmazlar.