“Dosdoğru giden yola ulaştır bizi… Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların yoluna..”
Çünkü insan denen mahlukun en önemli niteliklerinden biri unutmaktı. İyiliği de kötülüğü de, acıyı da mutluluğu da, korkuyu da sevinci de unuturlardı. O yüzden aynı hatayı tekrarlarlardı.
Zamanın uzağını gören bir bilge gözleri başka kehanetler fısıldasa da, sen kulaklarını tıkayıp,
Artık buradayım
diyordun kendine.
Bundan böyle buradayım.
Bir yuvaya inanmanın, kendini evinde hissetmenin tek yolu buydu.
Bizim insan dediğimiz olağanüstü hayvanın icat ettiği muazzam ürünlerin sadece hizmetçisi olacağı, kendisinin yerini alan aygıtların idaresi ve bakımı ile ilgileneceği gün muhtemelen çokta uzakta değildir. Ancak ne kadar karmaşık, ne kadar yaratıcı olursa olsun; makinelerin yaratıcısının yerine geçemeyeceği tek bir alan var. Bu alan, bir kişi ile diğeri arasındaki iletişimi bilen anlayış, duygusal kavrayış ve samimiyet alanıdır. Şimdi ve sonsuza kadar, sadece insan, insanları anlayacak.