Saygıdeğer efendin,
Nefretinizin sevgine karşı çıkmasına izin vermeyin,
Çünkü sevgi sizin bulunduğunuz yerdedir;
Eğer sevginin gerçek ateşini hissetseydiniz,
Saf dileklerde bulunup çok sevdiyseniz,
O zaman sizin de aşk tanrıçanız hem saf hem tutkulu olmalı
Öyleyse, hiçbir zaman seçim hakkı olmadan seven,
Ama kesinlikle kaybedeceği şeye her şeyini veren,
Bile bile bulamayacağını arayan,
Çelişkili bir biçimde öleceği yerde yaşayan
Bu kimseye merhamet gösteriniz.
Sayfa 22Kitabı okudu
"Öyleyse, hiçbir zaman seçim hakkı olmadan seven,
Ama kesinlikle kaybedeceği şeye her şeyini veren,
Bile bile bulamayacağını arayan,
Çelişkili biçimde öleceği yerde yaşayan
Bu kimseye merhamet gösteriniz."
Sayfa 22 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
- Peki neden monarşiye bu kadar bağlılar?
- Çok basit: Monarşi göklerin de yönetim biçimidir de ondan. Seçim hukukuna dayanan bir azizler cumhuriyeti, bir dünya hâkimiyeti düşünebilir misiniz? Düşünsenize bir, o zaman iblislerin bile oy hakkı olurdu. Kral olması zorunlu Wandergood, inanın buna.
Sayfa 142 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Adam lafının yarısında düşüncelere daldı. Gözleri açılınca, en sonunda karşısında neler döndüğünü anladı. Biliyordu. Roma Montagov'la Juliette Cai'nin beraber çalıştıklarını anlamıştı. Sarıldıklarını görmüştü. Bu ona Larkspur'a verebileceği bir bilgi, dolayısıyla bir koz verdi.
Adam aniden kapıya doğru atıldı. Roma, İngiliz'e mi Juliette'e mi yönelik olduğu anlaşılmasa da uyarmak için bağırdı ve öfkeyle İngiliz'in peşinden koşmaya başladı, bir elini onu yakalamak ve kaçak bir köpek gibi geri getirmek için uzatmıştı.
Ancak o zamana kadar Juliette çoktan tetiği çekmişti. Adam yere yığıldı ve bütün ağırlığıyla Roma'nın elinden kaydı.
Roma ölü adama boş boş baktı. Bir anlığına Juliette onun gözlerinde hayretin izlerini gördü ancak gözlerini bir kere kırptığında kaybolmuştu.
"Onu öldürmek zorunda değildin."
Juliette öne doğru bir adım attı. Roma'nın soluk renkli yanağına kan sıçramıştı, loş ışıkta çene hatlarını ortaya çıkaran bir kavis çiziyordu.
"O bizi öldürecekti."
"Onun da..." Roma bakışlarını cesedin üzerinden aldı, "...bütün bunların içine sürüklendiğini biliyorsun. Onun bizim gibi bir seçim hakkı yoktu."
Sayfa 238
[Çar Aleksandr ve Napoléon] iki imparator verasete bağlı monarşi ile seçime bağlı monarşinin mukayeseli faydalarını tartışmışlar. Doğuştan müstebit olan seçime bağlı monarşi tarafını tutmuş, paralı asker ise bunun doğuştan gelmesi gerektiğini savunmuş. "Doğduğu zaman tahtta hakkı olan bir adamda, devlete hükmetmek için lazım olan vasıflarının bulunma ihtimalini nasıl hesaba katabiliriz?" "Bu yüksek itibarın haklarını veren vasıflara," diye cevap vermiş Napoléon, "ne kadar az kişi sahip olmuştur: Bir Sezar, bir İskender'e her bir asırda bile rastlanmıyor. Seçim vasıtasıyla, bu iş daha da tesadüfi bir hâle bürünüyor ve neticede veraset usulü zar çok daha âlâdır."
Sayfa 108 - Everest KlasiklerKitabı okudu
Avrupa'da kadınlar seçim hakkı, memuriyet hakkı istiyorlar... Bizde onları burada refah hakkı ve saadetten değil, hayat hakkından yoksun bırakıyoruz.
Avrupa'da kadınlar seçim hakkı, memuriyet hakkı istiyorlar... Bizse onları burada refah hakkı ve saadetten değil, hayat hakkından yoksun bırakıyoruz. Çünkü karanlık evlerinde yosunlanan kadınlar için hiç kimse yaşıyor diye iddia edemez
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir.
_Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
-Peki neden monarşiye bu kadar bağlılar?
-Çok basit: Monarşi göklerin de yönetim biçimdir de ondan. Seçim hukukuna dayanan bu azizler cumhuriyeti, bir dünya hakimiyeti düşünebilir misiniz? Düşünsenize bir, o zaman iblislerin bile oy hakkı olurdu.
Sayfa 142 - İş BankasıKitabı okudu