Masal, gözünün önünde birtakım yüzler, şekiller halinde canlanıyordu. Çocukluğunun belli belirsiz rüyalarından başlıyarak bütün düşünceleri, hayalleri yaşadığı ve kitaplarda okuyup çoktan unuttuğu herşey gözünün önündeydi. Çok geçmeden hayalleri maddi varlık halini alıyor, muazzam bir şekilde büyüyerek onu her taraftan sarıyordu.
Gözünün önünde muhteşem, sihirli bahçeler beliriyor, koskoca şehirler kurulup yıkılıyordu; tıka basa dolu mezarlıklardan çıkan ölüler yeniden hayata kavuşuyorlardı. Büyük kabileler, milletler doğuyor, genişliyor, ölüyordu... O ise bu garip, başı sonu olmayan, içinden çıkılmaz alemde bir toz zerresi halinde uçuşup duruyor, etrafındaki alabildiğine genişlik ve hürlükten ölesiye bunalıyordu. Nasıl öldüğünü, bir daha dirilmemek üzere edebiyete kadar nasıl toz toprak haline geldiğini duyuyor, kaçıp kurtulmak istiyor, fakat bütün kainatta onu barındıracak tek bir köşe bulamıyordu. Sonunda, derin bir acı duyarak kendini zorladı, bağırdı ve uyandı.
Sayfa 42 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi