Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Semiha Sağıroğlu

Semiha Sağıroğlu
@semiha_1942
10 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Sevgiliye bir adım daha yakın olmak, fethedilmeye hazır bir kalenin kapısında beklemek de güzeldi.
Reklam
Göreceksiniz bu yüzyıldan geriye sadece üç aşk kalacak. Ben, padişahımız Kanuni ve Fuzuli." "Çok iddialı konuşuyorsun Sinan Usta." "Aşkın büyüklüğünü göstereceğim insanlara. Aşk ki sonunda yolunu Allah'a çevirir insanın. O kudretin de 'bir ol' demesi yeter. Kaldı ki ben âciz kulun böylesi iddialı konuşması da ondandır."
"Aşkın yaktığı can, acısını döker ellerine. Acı dökülen el ise yıkılan kalbi onarmak için inşa eder her şeyi. Sevgiliye sıkıntılarını anlatamamanın ona ulaşamamanın verdiği elem, doğurur bunca sanatı. Bilmez değilsiniz ya paşam!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Lütfi Paşa ile baş başa kaldılar. Paşa, "Senin gibi bir dehanın aşk elinde eriyip gitmesi beni üzüyor,"dedi. "Aşk, olmazsa sanır mısınız ki bunca şiirler söylensin, camiler yapılsın. Aşk, şairlerin ve ince ruhlu insanların sermayedir. Sermaye olmazsa ne bir mısra dökülür ortaya ne de gün ışığının altında aydınlanan camiler."
Sinan'ın sessizliği karşısında paşa,"Ay ve yıldızlar geceleri uyuyamayan insanlara sadece ilham verir. Âşıkların ise acısını dindirir. Gece karanlığıyla aslında insanın kendine itiraf edemediklerini aydınlığa çıkarır. Unutma ki yıldız ve ay, ay ve yıldızdır; bizse onların karşısında sadece insan. Bizlere düşen onları uzakta da olsalar izlemektir." dedi.
Reklam
Yedi güzel adam Biri bir gün bir dağ gördü Gereğini belledi. Ki o dağ Ağaçsız ve yalnız Gökle alıp veriyordu. Rüzgârla ürperir gibi olurdu Beygirin derisi nasıl ürperirse boydan boya Dokununca. Yılanla akreple kertenkele Tavşan keklik kurtla Onlarla Hayvanlara kımıldanırdı Cahit Zarifoğlu ( 7 Haziran Ölüm yıldönümü(Allah rahmet eylesin))
Bu buruşuk yüzlü ve her sene budanmaktan şeklini kaybetmiş eğri büğrü ağaçlar,uzun bir hikâyeyi anlatan garip şekilli harfler gibiydi ve her halde Yusuf bunların dilinden anlıyordu.
Soğuk Sisli Dağların ardına, Derin zindanlara,eski mağaralara, Şafak sökmeden ilerlemeliyiz Büyülü altınlarımızı almaya Güçlü efsunlar yaptı eskilerin cüceleri Çekiçler vururken ziller,çanlar gibi Karanlık şeylerin uyuduğu derin yerlerde Ve oydukları salonlarda, yerin altındaki Eski krala ve elf efendisine Işıklar saçan büyükçe bir define Şekillendirerek dövdüler ve ışığı yakaladılar İşlemek için Kılıç'ın kabzasındaki mücevhere ...
Ama gözler gerçeği görmez ki.Yüreğiyle aramalı insan.
"Peki, insanlar nerde?"dedi küçük prens. "İnsan çölde kendini çok yalnız hissediyor." "İnsanların içinde de öyle hissedersin"dedi yılan."Arada pek fark yoktur."
Reklam
İnsanoğlunun bedeni muazzam bir şehre benzer. Onun âzaları,parmakları.O şehrin sanat erbabıdır. Şehvet, maliye müdürü, gazap subaşısı ( emniyet müdürü) dır. Şehrin padişahı kalp, veziri akıldır.....
Sayfa 35
- Düşünün Dağların sivri döşlü bir ceylan Ormanın kara bahtlardan korkan (Vururken korkulsun vurulanın bahtından Bağrına öfkeli yürekler Şehre yürüme devleri toplayan (Dağlara gitmeli ağaçlara mağaralara ne zaman) Düşünün yaylaları ağız'ları dürüst çiçekleri Kırların hünerli hayvanlarını insanı hür yatırıp hür kaldıran buğday hakikatını -Düşünün zekânın doluluğunu-bir emanet olduğunu -Kullanın çocukluğunuzu Bombalığını Cephane damlarını Diri bendenlerdeki kadınlığı Erkekliğin altın çağını Ki ölüm bir doku konuğu Gibi durmadan geldikçe ve göründükçe
"Unutma,zamanı gelmeden çiçek açmaz. Erken açan çiçek, tutunamaz."