İniyorum kulelerinden katil
iniyorum maktul minarelerden
taraçadan, bahçeden
ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden
ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
değdikçe ayaklarım merdiven alçalıyor
açılıyor leşlerin, atmıkların cesurane
canlıların korka korka uzandıkları zemin
ağzımda kef
iki gözIerimde mil
iniyorum
Beş yaşındaki Elif ile annesi bir cumartesi sabahı yemek masasında uruyorlar:
Elif. Diş doktoruna gitmek istemiyorum. Doktor Ebru Teyze'yi sevmiyorum.
Anne: Aaa bu çok ayıp, olur mu hiç? Sen Ebru Teyze'yi severdin. Elif: Haaayır, hiç sevmiyorum. Ona kızıyorum.
Anne: Bak şimdi neden ağlıyorsun ki? Bebekleşme lütfen, konuştuğumuz gibi,
Bir suren olsun. Senin olsun . Hayatına giren insanlara "Bak bu benim surem" diye oku. Birgün o kişinin hayatından çıkarsan bir rekatta okursa seni hatırlasın .
Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece iyi günde değil kötü gündede aradığın kişi o olsun . Birlikte namaz kılın , birlikte oruç tutun. Birbirinizi toparlayın. Herkes
Oneriler
Yapmaktan en hoşlandığın şey kendi eylem gücünü artırmak ya da bireyin eylem gücünün kendisine devredildikleri aktörlerin girişimini boşa çıkararak bireyin kendi eylem gücünün farkına varmasını sağlamak olsun. Eylemler anlaşılabilmeni sağlıyor ise sözleri boşuna harcama. Eylem söz konusu olduğunda doğruluk ikinci planda kalmalıdır.
"Hıdır," diyorum çekinerek, "biz evlenecek miyiz?"
"Herhâlde gülüm, bizde kızların namusuyla oynanmaz. Sonuçta kız çocuğunun namusu babasının namusudur," diyor.
"Neden ki?" diyorum, anlamamış gibi yüzüme bakıyor.
"Yani erkeklerin kendine ait bir namus kavramı yok mudur ki," diye açıyorum biraz
Öncelikle şunu söylemek isterim ki ben kitabı beğendim, hoşuma gitti.
Zaten Miraç Çağrı Aktaş'a ait okuduğum ilk kitap değil.
İçeriğinde aşk acısından, mutluluktan, umuttan, ümitsizlikten.. her türlü duyguya yer verilmiş.
Benim en çok hoşuma giden ve etkileyen her sayfa sonundaki o güzel alıntılar.
Bu tür kitapları seviyorsanız, okumanızı tavsiye ederim.
Çabucak okuyup bitirebileceğiniz bir kitap.