Son bir kere öpüşelim, taksi birazdan gelir. İnan senin için de böylesi daha iyi: bir daha araşmayacağız.
-Bana neyin daha iyi geldiğini bu kadar güvenle kestirebiliyorsan gözlerin niye yaşardı? Kovma zarafetinin bir parçası mı bu?
İsteğine uyup seni aramadım. Ölüm haberini bir dostumdan aldım telefonda. Bana haber verilmesini istemişsin, sevdiğin birkaç kişiye daha. Dizlerim çözüldü. Nedense önce öbür sevdiklerini aramam gerektiğini düşündüğümden ağlamaya ara verdim. Uzun sürecek yasın eşiğinde sana telefon etmek geldi içimden: Sen o şeyi çözebilmiş miydin?
Ben rüzgâr değilim, dokunmam çiçeklere
Ben kara parmaklı insan değilim
Kirpik uçlarımdan kayar yıldızlar
Bilemezsin, hayal akşamlarında
Renklerini kuşatan
Damıtılmış gözyaşıdır ömrümün
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim
Karayele verdim ayaklarımı
Söyle bana eceli kim tutar perçeminden
Hangi ölü bilmez nereye gittiğini
Sen miydin o mehpâre, o
Bu sefer masum değil, kanlı bir oyun oynarken düştüm dizlerimin üstüne. Ayağa kalkamıyorum. Niye kaldırmıyorsun baba? Ben her düşüp kaldığımda sen koşup gelmez miydin yanıma? Canım ufacık acısa bile koparmaz mıydın kıyametleri? Niye yoksun şimdi, ne değişti? Sen mi, ben mi yoksa mecburiyetlerimiz mi?
Ben boşluğa üfleyen cellat değilim
Karayele verdim ayaklarımı
Söyle bana, eceli kim tutar perçeminden
Hangi ölü bilmez nereye gittiğini
Sen miydin o mehpâre, o memnû, o dilruba
..."Ben, sen varsın diye çok rahat uyudum halbuki."
"Ben hiç rahat uyumadım. Karnımın üstünde öküz yatıyormuş gibiydi. Yaralı karnımın üstünde. İz kalırsa sebebi sensin."
"Yara izin olsam taşımaz mıydın beni teninde?"
"Açık yaralarının üzerini yara bantlarıyla kapatmamalısın, dikmen gerekir, yoksa izi kalır; kimse yara izi taşımak istemez üzerinde diyen sendin."