Seni, evliliklerde masumiyetini yitirmemiş aşkların da olduğunu ispat etmek için sevmiştim...
Bana bunu, yanılgılarımın vurgununu yiyen yüreğim öğretmişti...
Aşk, huzursuzluklardan ve bencilliklerden arınmış çok uzak diyarların gülleri olarak açacaktı kalplerimizde. Aşk, saf, duru ve özlenen dünyaların tablosunda ayrımcılık tanımayan duyguların sanatıydı... Onun için seni, kendimden bile sakınarak sevmeye özenmiştim.
Vefasızlıkların cenderesinde can çekişen yalnızlıkların çöllerinde güllerin çiçek açtığını söylemek bile güldürürmüş duyanı... Ne rahiyasını ne de filizlenmesini beklemek masallarda mümkünmüş sadece...