Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sahi senin burcun ne İlias?" diye sordu Belen. "Böyle kolay öfkelendiğine göre koç olmalısın."
BAKKAL ABLA- Bana bak İrfan, aptal aptal konuşma, geçiririm teraziyi kafana! İRFAN- Zaten benim burcum terazi... Bugün gasteden durumumu okudum; sevdiğiniz insan size kötü davranacak, aldırmayın, bunlar da geçer, diyordu... Senin burcun ney? BAKKAL ABLA- Sana ne? İRFAN- Sana ne burcu, teraziynen en annaşan burç... Biz birbirimiz için biçilmiş kaftanız diyorum, sana bir türlü anlatamıyorum.
Reklam
Düşler
Yolunu el yordamıyla bul ey ruh, yanılgılara düşsen de alacakaranlık zevklerin suçsuzluğunun o zengin, ılık suyuna gözün kapalı dal. Seni tanıyorum ürkek ruh; çıkıp geldiğin o yerlere dönmen ne denli gerekliyse, yiyecek, içecek ve uyku da senin için o denli gerekli. Çevrende dalgalar kabarıyor ve sen de bir dalgasın. Orman hışırdıyor ve sen de bir ormansın. İç ve dış diye bir ayrım yok artık. Uçarken kuşsun, yüzerken balıksın, ışığı çekiyorsan ışıksın, karanlığı tadıyorsan karanlıksın. Dolaşıyoruz ey ruh, yüzüyoruz, uçuyoruz, gülümsüyorum ve narin hayalet gibi parmaklarımızla kopuk iplikleri onarıyoruz ve sönmeye yüz tutmuş közleri sevecenlikle canlandırıyoruz. Tanrı'yı aramıyoruz artık. Tanrı biziz. Dünya biziz. Başkalarıyla birlikte öldürüyor, başkalarıyla birlikte ölüyoruz. Yaratıyoruz ve düşüncelerimizle yeniden diriliyoruz. En güzel düşümüz gökyüzü, en güzel düşümüz deniz, en güzel düşümüz yıldızlı gece, bir balık, mutluluk saçan parlak bir ışık ve mutluluk veren ışıltılı bir ses -hepsi düşümüz- her biri en güzel düşümüz. Az önce öldük ve toprağa karıştık. Az önce gülmeyi öğrendik ve az önce gökyüzündeki bir burcun yıldızlarını biz dizdik.
Sayfa 155 - 10. basım, Kasım 2018Kitabı okudu
Züleyha, Yusuf belasına talip oldu ama henüz Yusuf'tan haberi yoktu. Neredeydi o Hüma'nın yuvası? İklimi, mekânı, memleketi neresiydi‘? Züleyha'ya bu duyguları tattıran, kendine âşık eden oydu. İşte böyle mecazi bir aşk bile müridi irşada hazırlar, velayet sarayını imar eder. Züleyha akarsular gibi oradan oraya gidip kendi kendine konuşurdu; bela sazını çalıp şarkı söylerdi sanki. “Ey peri yüzlüm, ey gönlüme giren yiğidim!" derdi. ”Söyle bana, neresidir senin yerin, nerelerdesin?.. Ey güzellik ülkesinin civanı, ey gönül arazisinin gizli hazinesi hangi şehrin ayısın sen, bildir, beyan et; hangi burcun güneşisin sen. de bana! Ey güzeller sultanı, ne âlemdesin, hangi madenin cevherisin, gizleme kendini! Servi boylum, nerede büyüdün; ey insanı kıyamet günü gibi allak bullak eden sevgilim, nerelerde kopuyorsun? Kimin yâri, kimin cananısın sen? Kimin şahı, kimin sultamsm sen? Aşkın beni çaresiz bıraktı, deli gönlüm sana kapıldı gitti. Garibim, dertliyim, hastayım, ağlıyorum; yanımda ne sevgilim ne gönlüm var; çünkü gönlümü de sevgilim alıp gitti! Bu ne hikmettir ki keremli sultanım, tıpkı Allah'ın ism-i Azam'ı gibi senin ismin de bilinmiyor? İsmini bileydim ya, en azından ismini dilimden düşürmezdim, kararsız gönlümü bari öyle oyalardım..." O peri yüzlü, suratını göğe çevirip işte böyle feryat figan ederdi. Bu aşk derdi dünyanın en zor derdidir, ölmeden dermanı bulunmaz.
Ah hoca ah :))
Nasreddin Hoca'ya burcunun ne olduğunu sorduklarında - "Benim burcum Teke" der. - "Hocam, Teke diye bir burç yok!" dediklerinde; - "Küçükken annem bana, senin burcun Oğlak' tır derdi." cevabını verir. -"İşte hocam, senin burcun Oğlak' mış, Teke değil" diye karşılık verdiklerinde ise; - "Bre ahmaklar! O zamandan bu yana kırk elli yil geçti, şimdiye oğlak teke olmaz mı?" der.
Sahi senin burcun ne? Böyle kolay öfkelendiğine göre koç olmalısın.
Reklam
"Biraz heyecanlanmış gibi görünemez misiin?" "Heyecandan nefesim kesiliyor." "Senin yerinde olmak için birbirini ezen onlarca kadın var!" "O zaman seve seve sıramı onlardan birine verebilirim." "Keşke görünüşün de keskin zekan kadar biraz ilgi çekici olsaydı." Genç kadın sözleri üzerine gözlerini devirdi. "Size canlı sohbet hatlarını öneririm, Demir Bey. Muhtemelen seviyenize uygun birini bulabilirsiniz!" "Bana seviyesiz mi demek istedin?" "Algıda seçicilik." Genç kadın omuz silkti. Demir Bey hafifçe güldü. "Balık sever misin?" "Hayır." Genç kadın başını eğerek başlamış olduğu işe devam etti. "Kırmızı et?" "Hayır." "İtalyan mutfağı?" "Hayır." "Burcun ne?" "Hayır!" Süheyla aniden başını kaldırdı ve genç adamın sırıtan yüzüyle karşı karşıya geldi. Eğer yapabilseydi genç kadın parmaklarını ekrandan içeri uzatır ve adamın gözlerini zerre vicdan azabı duymadan oyardı. "O ne? Yeni bir burç mu?"
24 öğeden 16 ile 24 arasındakiler gösteriliyor.